resim
Fatih Terim
Görev:Teknik Direktör
Takım:Panathinaikos
Yaş:70
Uyruk:Türkiye
  • 9526
    uzun zamandır sözlüğe yazmıyorum ama bugünyazılır.

    (bkz: fatih terimi anlamak) diye bir başlık açsak keşke de belli bir yaşın üstündeki yazar arkadaşlarımız orda karalasa fikirlerini.

    çok fazla yorum yapmaya gerek de yok fatih terim başında iyi bir başkanolduğunda başarılı olan bir teknik adam. isterseniz geriye doğru karşılaştırmalar yapabiliriz.

    uefa kupası - faruk süren (başarı)
    2. gelişi - özhan canaydın
    3. gelişi - ünal aysal (başarı)
    fiorentina - cecchi gori (başarı)
    milan - galliani *
    euro 96 - şenes erzik (başarı)
    euro 08 - haluk ulusoy/hasan doğan (başarı)
    euro 16 - yıldırım demirören*

    ne zamanki bir başkan çıkar fatih terime tüm yetkileri verir o zaman fatih terim başarısız olur. konsantrasyon problemi yaşadığı çok açık. aysal sahanın içi senin dışı benim demişti hatırlarsanız. şampiyonlar ligindeçeyrek final geldi. bir koltuğa 3-5 karpuz sıkıştırmanın manası yok. sen en iyi bildiğin işi yap önce sonra türk futbolunu kurtarırsın.*

    açıkçası fatih terimde bir ülkenin futbol direktörü ve bir takımın teknik direktörü olarak aynı anda iş yapıcak potansiyelyok. kendisi nasıl takımı demir bir yumrukla yönetmeye çalışıyosa* aynı şekilde birinin de onu öyle yönetmesi lazım. adamda zaten egopaçalardan akıyor sen bide sınırsız yetki verirsen neler yapmaz. zaten görüyoruz.

    otoriteeksikliğinde fatih hoca dağılır, dağıtır bu çok basit bir denklem. tecrübeli , profesyonel bir başkan yada yönetim kurulu ne dersek diyelim, üstünde iyi bir yönetici olursa her zaman başarılı olma şansı vardır, olmuşturda , olacaktırda *

    ah alma geyiklerini de bırakalım. zaten türkiyedeki ortam belli, savaşın eşiğindeyiz. ülkeyi yönetenler belli. fatih terimin o milli takımın başına nasıl geçtiği belli.siz ah etmeseydiniz de başarısız olucaktı zaten, bunu görmek için müneccimolmaya gerek yok.

    neyse kendisinin iticikonuşmaları, saçmayorumları, futbolcu seçimleri vs ile ilgili yorum yaparak kıymetlivaktimi harcamak istemiyorum. umarım bir an önce ayrılır yaptığı işten ve bir vicdan muhasebesi yapar.

    belki sonra tekrar başarılı olabilir bir gün.

    edit: berlusconi -> galliani
  • 9528
    elit teknik direktörlük kariyeri sona ermiştir.

    basına karşı takındığı terbiyesiz tutumdan sonra hiç bir avrupa kulübü kendisiyle çalışmaz.

    türkiye'de de galatasaray'ın kapısından giremez. girse de kendisini o kapıdan sokan yönetimle beraber adnan polat'tan beter kapı dışarı edilir. zira bu taraftar artık kendisini kabul etmeyecek.

    imparatordu, itibarsızlığı seçti. demirören'in pahalı oyuncağı oldu.

    milli takım sonrası adresi televizyon kanalları olur, atamayla federasyon başkanlığı olur, politika olur... ama bir daha iyi bir teknik direktör olarak anılmayacak.
  • 9529
    bu kadarlık adam. altta verdiğim metin her şeyi özetliyor. okumanızı tavsiye ederim.

    --- alıntı ---

    çok uzun zamandır yazıyı sallayıp duruyorum, açtığım tarih, 27 temmuz. inanmazsanız printscreen de koyarım. fatih terim galatasaray’dan ayrılıp, milli takım’a kapak attıktan sonra, ‘zamanı var’ deyip durdum. zamanı bugünmüş.

    yazıyı okumadan önce, bu bloğu da hiç okumadıysan, açık ve net belirteyim, ona göre devam et. fatih terim’i sevmiyorum, hoşlanmıyoruz, hazzetmiyorum. bu hislerim, galatasaray’dan ayrıldığı için değil, 4 sene üst üste şampiyon olurken de sevmedim, uefa kupası’nı aldığı zaman da. benim için pek çok sebebi var, neden sayıp yormak istemiyorum ne seni, ne kendimi.

    sevenlerinin sayısı her geçen gün daha da azalıyor, hatta sevginin nefrete dönüştüğü pek çok insan var. onları her gördüğümde, fatih terim’i neden sevmediğimi daha iyi anlıyorum, verdiğim kararın erken olması beni sevindiriyor.

    galatasaray ilginç bir kulüp. bugüne kadar, ona aldığından daha fazla veren çok fazla isim tanımıyorum. ama her ayrılan, aldığından daha fazlasını verdiğini iddia ediyor. ‘vefa’ muhabbetleri bir türlü bitip tükenmiyor. ayrılıp da sallamayan, laf etmeyen neredeyse yok gibi. insan ister istemez düşünüyor, sorguluyor, ‘ulan acaba doğru mu?’ diye. yakınanlara bir bakıyorsun, ciğeri beş para etmez adamlar. milyonlarca dolar kazandıktan sonra bile, bugün kapılandıkları yerlere galatasaray sayesinde gelmişler. galatasaray konuşmayı bilmeyen adamları gazeteci, yorumcu, teknik direktör, antrenör, yönetici yaptı ama onlar hâlâ sallayıp duruyor.

    fatih terim’in 3. ayrılığında, herkes saflarını tuttu. kimisi ihanete uğradığını düşündü, kimisi terim’e ihanet edildiğini düşündü. bunun sonu asla gelmez de. benim gördüğüm şey, fatih terim’in açık, aleni biçimde galatasaray’ı sattığıdır. o ‘bunu’ dedi, beriki ‘şunu’ dediden söz etmiyorum. aysal haklıymış, terim haklıymış umrumda bile değil. fatih terim’in galatasaray’ı ilk kez satmadığını biliyorum çünkü. 2000 yılında neden gitti, otur sorgula.

    fatih terim, çek cumhuriyeti maçı öncesinde düzenlediği basın toplantısında, ‘ben aslında dostlarımdan korkmalıyım’ dedi. insanın etrafına bunca asalak, bunca yalaka doluştuğunda herkesi dost gibi görüyor olsa gerek. kimsenin kendisini eleştirmediği, herkesin ‘aslansın, kaplansın, büyüksün hoca’ dediği o ‘dostlar’ aslında kalabalığın ortasında yapayalnız, tek başına olduğunun göstergesidir. soran yok, sorgulayan yok, eleştiren yok. bunların hepsi fatih terim’in sözümona dostları. ehh hatrı sayılır derecede taraftar da, böyle düşününce, kendisi bir tür tanrı kompleksinde yaşaması son derece doğal.

    oysa dost eleştirir, yerer, ikaz eder, ‘yapma’ der, ‘bu yanlış’ der. ‘dostum’ dediğin insanlar eğer bunu yapmıyorsa ‘dost’ değildir, olamaz da. 61 yaşındaki bir adamın, önce dost kavramını öğrenmesi gerek ki, kimin dost, kimin düşman olduğunu etraflıca değerlendirebilsin.

    bir milli takım düşünün; biri ırkçılık yapıyor, koluna kaptanlık bandı takılıyor, öteki gazeteci tehdit ediyor hiç yaşanmamış gibi hayat normal seyrinde devam ediyor, biri arkadaşına silah çekiyor, olayın üstü kapatılıyor, ağzına silah dayananın babası konuşunca ‘siz hasta mısınız?’ diye sorgulanıyor.

    her türlü ahlaksızlık, terbiyesizlik, öylesine normalleştirildi ki, bunların hepsinin sıradan olaylar olduğunu düşünmeye başlıyoruz bir süre sonra. ehh haksız da sayılmazlar, ülkeyi hırsızlar, dolandırıcılar, katiller yönetiyor, halkın neredeyse yarısı bu haysiyet yoksunlarının arkasında duruyor, desteğini hiç çekmiyor.

    halen fatih terim’in arkasında duranların da yaptığı tam olarak bu işte.

    fatih terim ‘konuşacağım’ deyip susuyor, desteğe devam ediyorlar.
    fatih terim, şikeyi, ırkçılığı yok sayanlarla kol kola girip imza atıyor, bunlar yine ‘aslan hocam’ diye arkasında durmaya devam ediyor.
    fatih terim, birine silah çekmiş adamı milli takıma alıyor, bunlar halen arkasında.

    bunun adı sevgi değil, bunun adı koşulsuz tapınmadır. fatih terim ne yaparsa yapsın, bunlar o tapınmadan vazgeçmeyecek, destekleyecek, hep haklı bulacak.

    hamasetle, kabadayılıkla, ‘atar’lı tavrıyla, karşısındaki herkesi küçümseyen tavrıyla, faşistlik noktasındaki milliyetçiliğiyle, kompleksli halleriyle, bilimsellikten uzak, eski, köhne fikirleriyle, gücün yanında duran tavrıyla fatih terim, aslında tam da bu ülkenin spor kahramanı.

    şu son cümle, ne kadar birini, bir fikre, yaşadıklarımızı hatırlattı değil mi?

    yeniden dizayn edilen ve çerçevesi çizilen yeni türkiye’ye bir spor kahramanı gerekiyordu, işte seçilen insan da fatih terim oldu.

    oysa fatih terim, piontek olmasa bir bok değildi. tıfıllar hatırlamaz ama piontek denen adam tanju çolak, rıdvan dilmen gibi o dönemin efsane oyuncularını kadroya almayıp, kimsenin adını bile duymadığı hakan şükür’ü kadroya aldı, daha ilk maçında tugay kerimoğlu'na şans verdi, okan buruk’u, abdullah ercan’ı oynatan piontek’ti. ama bu ülkede her yabancıya yapılan piontek’e de yapıldı ve pastanın kaymağını yiyen terim oldu.

    fatih terim, hagi olmasa bir bok değildi. kimbilir hangi ismini bilmediğimiz adamı iteleyecekti ama transferine karşı çıktığı hagi, onu fatih terim yapan adam oldu.

    hep doğru fatih terim. cecchi gori yanlıştı, galliani yanlıştı, ünal aysal yanlıştı, herkes yanlıştı, tek doğru fatih terim’di. yere göğe sığdıramadığı egosuyla herkesi ezmeye çalıştı. kendinden güçsüz olanları ezdi ama ‘mağrur olma padişahım senden büyük allah var’ derler ya, işte herkese dişi kesmedi.

    fatih terim, en büyük yanlışı, kendisini ölesiye seven galatasaray taraftarını karşısına alarak yaptı. elbette halen arkasında duranlar, taparcasına sevenler yok değil ama her geçen gün sayısal olarak azınlık olduklarının onlar da farkında.

    kader arkadaşı yıldırım demirören’le verdiği pozlar, ona yönelen protestolarda göğüs germesi, zaten antipatik olan fatih terim’i, onu sevenler gözünde de dayanılması güç bir adam haline getiriyor.

    fatih terim için deniz bitiyor ve kara görünüyor. elbette bu ülkede, böylesine ilişkileri olan bir adamın işsiz kalması mümkün değil. en kötü başakşehir, hadi bilemedin kasımpaşa, hiç olmadı lig tv yorumculuğu ile yine yolunu bulur ama artık sevgisizlik çemberinde dönüp dolaşır. çünkü fatih terim yapısındaki adamlar, varlıkları güçle doğru orantılıdır. ormanda yaşlanan aslanların, genç aslanlar tarafından infaz edilmesi gibi, o da bir gün yok olup gidecek. camiasını satıp, bugün yanında olduğunu sandığı iktidar, birkaç genç aslanla işini bitirecek ve o gün yanında kimse olmayacak.

    kişisel olarak, başarısızlığı, fatih terim’le gelecek başarıya tercih ederim. bunu söylediğim için çok kişi kızabilir, küfredebilir ama fatih terim ve onun gibi insanlardan hoşlanmıyorum. er ya da geç defolarının ortaya çıkacağını düşünüyorum, tıpkı fatih terim’de olduğu gibi.

    bunları salt başarısız olduğu için filan yazmıyorum, yazmadım da. başarılı olup, olması umrumda bile değil. ne isterse yapsın, nerede ne kadar başarılı olursa olsun ama galatasaray’dan çok ama çok uzak olsun, bir daha yolu asla galatasaray’la kesişmesin.

    benim bütün eleştirilerimi bir kenara bırak; galatasaray’ın başındayken yabancı kuralını eleştirip, kader ortağına imzayı attıktan sonra ağzını açmamasını, ‘bunlarla uğraşacağım’ dediği adamlarla el ele kol kola gezinmesini, arkadaşlarına silah çeken adama kol kanat germesini, para uğruna tayyip erdoğan gibi bir herifle pozlar vermesini eğer içine sindiriyorsan, sen de ciğeri beş para etmez şahsiyetsizin tekisin. haybeye okudun demektir bu yazıyı. bu yazıyı yazdığım için sen bana küfret yine ama şunu bil ki, bir gün sen benden daha fazla küfredeceksin fatih terim denen adama.

    letonyalı maçından önce gazeteci soruyor; ‘korner çalışıyor musunuz?’ diye, fatih terim yanıt veriyor, “yok gol yemek için çalışıyoruz” diye. türkiye insanı balık hafızasıyla meşhurdur. bundan 5 yıl önce bir boşnak gazeteci soruyor, “istifa edecek misiniz?” diye ve fatih terim yanıt veriyor, “hele bir siz dünya kupası'na gidin de benim ne yapacağımı ajanslardan öğrenirsiniz” diye.

    bunu iki sebepten yazdım. biri aradan yıllar geçse de, işler kötüye gittiğinde, küstahlaşıyor ve o tavrı benim, kendisinden nefret sebebim. diğeri ise, bazı arkadaşlar 'gazeteci dalga geçmek için sordu' türünden savunmalar yaptı, gazeteci her soruyu sorar. fatih terim'in derdi, soru değil, işlerin boktan gitmesinden kendini uzak tutmak. ilk değil yani!

    ulan daha yeni yazdın diyenler için yazı şurada. hep aynı şeyleri düşündüm fatih terim için ve bundan sonra da hep aynı şeyleri düşeneceğim. çünkü o meşhur ‘şark kurnazı’ tabirinin futbol dünyasındaki yansımalarından biri. hadi bakalım, galatasaraylılar yanıt versin, fatih terim şike için ne dedi? hiç ağzını açtı mı, konuştu mu? verebilecek yanıtınız yok değil mi?

    gerilimle, kaosla, hamasetle, nefretle, ‘haydi aslanlar’ vs. demekle bu işler yapılmıyor. futbol ya da başka bir spor fark etmez; bilimsellikten, gelişmeleri takip etmekten, kendini yenilemekten, uzaksan, rakibini küçük görmüyorsan, aşağılamıyorsan ve kendini dağların tepesinde görmüyorsan başarılı olabilirsin ama ‘her şeyi ben biliyorum’ tavrıyla 90’larda ezbere alınmış ve artık geçerliliği kalmamış yöntemlerle sadece ‘ben yaptım’ demekle olmuyor. sonuç ortada, ülke insanının nefretini kazanmış bir milli takım ve alınan sonuçlar, oynanan futbol.

    ama işte, tam olarak yeni türkiye’nin profili bu. nefreti cazibe merkezi haline getirip, ‘ya bendensin, ya karşıdan’ diyerek, sevenlerin gözünde kendini tapınılası bir mit yaratıp, diğerlerini gözden çıkartmak.

    fatih terim benim için değil ama pek çok galatasaraylı için ‘imparator’du. şimdi o çok sevdiği insanlar da kendisiyle dalga geçmeye, kendi oluşturduğu nefret çemberinin içine girmeye başladı. bütün varlığını satsa o sevgiyi bir daha yaşayamayacak ve onu yiyip bitirecek şey de, o sevgisizlik ve nefret olacak, ektiklerinin karşılığında.

    umuyorum milli takım’ın başında ölene kadar kalır, çünkü hep dediğim gibi benim milli takımım galatasaray. ay yıldızı değil sarı-kırmızıyı seviyorum. ait olduğu yer galatasaray değil, yıldırım demirören’lerin, göksel gümüşdağ’ların, şansal büyüka’ların yanı. mutlu olduğu yerde kalsın ama asla bizim mutluluğumuzun içine dahil olmasın. galatasaray şampiyon olup, başka teknik direktörlerin adını haykırırken, yıldırım demirören, bilal erdoğan, tayyip erdoğan, acun ilıcalı gibilerinin teknik direktörlüğünü yapsın.

    kader ortaklığınız daim olsun, yolun bir daha galatasaray’dan geçmesin. pisliğinizde boğulmanız dileğiyle....

    --- alıntı ---

    ilgili link: http://linkis.com/blogspot.com.tr/Hbry0
  • 9531
    demogojinin ve egosantrikliğin kitabını yazmış teknik direktör. 13 ekim 2014 letonya türkiye maçı'nın ardından, 'takımı seçen benim dolayısıyla hata da bende' demiş. yani 'benim verdiğim taktikler süper, aslında rakibi çözdüm ama seçtiğim adamlar mal, bunlar atamıyor' diyerek egosantrikliğini göstermiş, yine aynı cümlede hatayı nerde ve nasıl yaptığını, hangi futbolcudan ne beklerken hiçbirini gerçekleştirmediğini anlatmayıp 'herkes şapkasını önüne koyacak, doğrular üzerinden gidicez, eğrileri de dizayn edeceğiz, bik bik de bik bik' şeklinde saçmalayarak demogojisini yapmıştır. ne demiş büyüklerimiz, can çıkar huy çıkmaz.

    he unutmadan ekleyeyim. olur da sen ya da yalakaların, çakma modacı kızın ya da arkadaşları okuyorsa bu değersiz entry'i, sana anlatsınlar. sen ve kader ortağı başkanın o kadar çok dürüst ve sadece futbol sevdalısının ah'ını aldınız ki bu günlerinizi bile mumla arayacaksınız.
  • 9532
    türkiye'de futbola zarar verenler arasında ilk sıradadır. ikinci sırada yıldırım demirören var.
    bir zamanlar çoğu taraftarın babası gibi sevdiği adamdı fatih terim. ben de o taraftarlardandım. dünya görüşü bana çok tersti ve egosu, fevri davranışları falan bir sürü itici yönü vardı. ama derdik ki dürüst adam, delikanlı adam, güvenilir adam...

    abi sen kazanacağın her parayı kazanmışsın. bugün birikimlerinin yarısı yok olsa yine de torunların refah kere refah yaşar. altınların üstüne oturan ejderhadan farkın kalmadı ki hocam.
    konuşacağım dedin sustun, karşına aldığının koluna girdin, kendi prensiplerini çiğneyip attın...

    ahımız var hocam.
  • 9533
    kişinin kendine ettiğini
    edemez kişiye hiçbir fani
    bu kahpe hırsı. ne kıskanç kini, ne şarap
    ne de haşhaş edemez..
    kişinin kendine ettiğini tayfun, boran
    dağ, taş edemez.

    kişinin kendine ettiğini
    edemez kişiye hiçbir fani
    tutmazsa gerçek dost elini
    kendi kendiyle baş edemez.
    kişinin kendine ettiğini
    sarhoş edemez, ayyaş edemez
    mezar soyan nebbaş edemez...

    mevlana celaleddin rumi
  • 9534
    ahımız var hocam. o kadar insanını bu milli takım üzerinde ahı var. şikeden mağdur olmuş bir sürü insan var. irkçılık var bu ülkede biz bu takımın nasıl taraftarı olalım hocam onu söylesenize hocam, lütfen söyleyin. ben taraftar olarak buradayım hocam sen yine bize sırtını dönüyorsun. illa 10 bin kişi mi gelelim hocam?

    http://www.youtube.com/watch?v=Eg2QeZFj16k

    bir taraftar bunları söylemiş kendisine. daha ne güzel söylenebilirdi. daha nasıl tasvir edilebilirdi. acaba üzüldü mü utandı mı? ağzına sağlık bu arkadaşımın. görsem, tanısam elini sıkarım.
  • 9535
    14 ekim 2014 aslan meçlisi programında hoca hakkında çok ciddi birşey söylendi; fatih terim'in bizzat kendisi milli takımın başına geçmek için üst düzey yetkili isimlerle görüştüğünü sonrasında galatasaray'dan kendisini kovdurduğunu, bunu bilerek ve isteyerek yaptığını.

    şimdi hocam eminim buralardan haberdardır, o değilse de cevresinde etrafında ki insanlar okuyordur. merak ediyorum; hoca hep şöyle konuşacam böyle konuşacam diyip halen neden bir şey söylemedi ? ya resmen bellirli bir galatasaray taraftarını ünal aysal'a düşman olma sebebidir. neden ?

    tamam fatih terim bizim, gider gelir, hata yapar felan hepsini sineye çekeriz tamam, tamam da. neden ? fatih terim neden böyle. neden güçün yanında, neden bu yolu seçti, ya arkadaş çık bir açıklama yap. aysal'ı suçla, bana şunu bunu yaptılar de ama kalkıpta bizi ayak üstü becermesin. hoca bu gidişat iyi değil, bu konu beddua'ya doğru gidiyor. senden çıkmaz torun torbandan çıkar.

    edit: olana ölene çare yok ancak bu operasyonda kendisi bizzat bulunmuş, hemde kendisi bir maçtan sonra çıkıp " daha çok hırslandım, gitmeyecem " dediği sezon içerisinde bu operasyona dahil olmuş, doğru mu yanlış mı; açıklasın.

    not: tamam aysal'ın daha hatası var, izin vermeyecektin ancak oda iyi niyetinden mi verdi anlamadım; resmen evlisin sen, çıkıp birisi karına gel bana 4 ay karılık teklifi gibidir, belki ağır ama öyle.
  • 9536
    ünal aysal ile arasında olan süreçte hep kendisi tarafında yer aldım. hala da benim için imparatordur tartışmam.

    ancak çıkıp o zamanki olaylar hakkında konuşsa şimdi; ilk söylenecek söz "galatasaray'ı karıştırmak için konuşuyor" denilecek, "böyle kritik bir zamanda yapılacak açıklama mı bu" denilecek.

    tıpkı görevine son verildikten sonra 31 ekim 2013'de yaptığı ve bütün konulara cevap verdiği basın toplantısından sonra "şampiyonlar ligi maçımızdan önce yapılacak iş miydi bu" ve "galatasaray'ı karıştırmak için açıklamalar yapıyor" denildiği gibi.

    kopenhag maçı öncesiydi, tamamı da burada; http://www.youtube.com/watch?v=TL9VehT1vKg

    yani çıkıp aysal'ı suçlamasına, bana şunu şunu yaptılar demesine gerek yok. her şeyi anlatmış zaten o basın toplantısında. ister inanırsın ister palavra sıkıyor dersin, sana kalmış.

    kaldı ki, 4. yıldızı takmak istediğini üstüne basa basa vurgulamış, hakkında çıkan sneijder'i istemedi vs. gibi kolpa haberlere rağmen de görevini yapmaya devam etmiştir.
    tee 96'da hagi'yi de istemediği yalanını ortaya atanlar da aynı familyadandır.

    o transferin hikayesini anlatan belgeseli izlerseniz; faruk süren kendi ağzıyla fatih terim'in hagi transferi için; "gerekirse benim alacağımdan kesin, bu transferi bitirin" dediğini görmezden gelirler.

    tabi hagi'yi başkan aldı, türk futbolcular zaten süper jenerasyondu ve fatih terim sadece "gazlama" yaparak uefa'yı ve diğer başarıları getirdi.

    aziz yıldırım ile fotoğraf çektiren arda turan'lar, profesyonelim fenerbahçe'de de çalışırım diyen tugay kerimoğlu'lar, zamanında takımı satıp giden bücür tayfa (okan-emre) vs. gibilerinden milyon kat daha galatasaraylıdır, yani daha vefalıdır daha adamdır.

    kendisini gönderen başkan ve yönetimi ise 1,5 sene bile dayanamadan kaçıp gitmenin yollarını aramakta ve kulübü tamamen çamura saplamaktalar.

    o yüzden mümkünse hiç açıklama yapma hoca, çünkü sen "galatasaray" ismini söylediğinde bile sana nefretle höyküren ünal aysal fan boyları mevcut. gerçi o efsane(!) başkanları kaçarken tutunacak dalları da kalmadı ya neyse. galatasaray'dan kovulmakla, galatasaray'dan kaçıp gitmenin farkını anlarsınız umarım.
  • 9537
    letonya alemlerinde artık iyice maskara olmuştur. adının letonya'da antipatikliğin tanımı olarak kullanıldığına eminim. en önemli oyuncusu sakat olan amatör seviyedeki bir takım hakkında açıklama yaparken dikkatli olacaksın hoca!

    içimin yağlarını eriten haber şu şekilde:

    --- alıntı ---

    terim'in, letonyalı bir gazetecinin sorusunun ardından sinirlenip basın mensubuna, 'sizin teknik direktörünüz bu sonuçtan memnun. ama ben ve ülkem, bu beraberlikten memnun değiliz' dediği öğrenildi. bu konuşmanın ardından terim'in sözlerinin yerel gazeteciler aracılığıyla kendisine iletilmesinden sonra değerlendirmede bulunan letonya'nın teknik direktörü marians pahars'ın, "zorlu bir gruptayız ve bizimle yarışan hollanda, çek cumhuriyeti ve türkiye gibi önemli ülkeler var. tabii ki bu 3 ülkeden birinden puan almak bizim için bir başarıdır. takımımızda birçok eksik oyuncu var. 2 futbolcumuzun kulübü bile olmamasına rağmen mecburen kadromuza aldık. ama terim'in bundan haberi yoktur" ifadelerini kullandığı bildirildi.

    salonda gülüşmeler yaşandı

    bu konuşmanın ardından ay-yıldızlı cepheden cevap gelmediği öğrenilirken, letonyalı basın mensuplarının ise açıklamaların ardından salonda gülüştüğü öğrenildi.

    --- alıntı ---
  • 9540
    zamanında kovulması için açıklama yapmış kulübü karıştırmaya çalışmış dönersem başkan olarak döneceğim demiştir. kendinden yeteri kadae soğutmuştur. kendisine cephe alanlarla birlik olmuş galatasaray ı karıştırmıştır. galatasaray düşmanlarıyla birlik olan adam kulübe dönerse net olarak galatasarlılığımı askıya alırım ve benim gibi yüzlercr binlerce kişi alacaktır. tamamen ego patlamasına sahip kişidir.

    (bkz: galatasaray düşmanlarını öldüreceğiz)
  • 9542
    gökhan töre olayıyla ilgili ayak yaptığını düşündüğüm teknik direktör.

    birçok kaynağa göre gökhan töre, ömer toprak ve hakan çalhanoğlu'nun karışmış olduğu silahlı olay 2-0 kaybettiğimiz 15 ekim 2013 türkiye hollanda maçı sonrası gerçekleşmiş. fatih terim de diyor ki kendisi olayı öğrendikten sonra gökhan töre'yi 7 maç kadroya çağırmamış ve kendi çapında bir ceza vererek olayı içeriden halletmiş.

    gökhan töre 1-0 kazandığımız 15 kasım 2013 türkiye kuzey irlanda maçında 76. dakikada oyuna girmiş, 2-1 biten 19 kasım 2013 türkiye belarus maçında da ikinci yarı süre almış. yani olayın üzerinden 1 aydan fazla zaman geçmiş ama fatih terim hala mevzudan habersiz ve sözünü etmiş olduğu o ceza devrede değil?

    gökhan töre daha sonra 10 ekim 2014 türkiye çek cumhuriyeti maçı ve 13 ekim 2014 letonya türkiye maçı için tekrardan milli takım kadrosuna çağrıldı.

    öncelikle kadroya çağrılmamış olduğu maçlar 7 değil 6 tanedir: 5 mart 2014 türkiye isveç maçı, 25 mayıs 2014 irlanda türkiye maçı, 29 mayıs 2014 honduras türkiye maçı, 1 haziran 2014 abd türkiye maçı, 3 eylül 2014 danimarka türkiye maçı ve son olarak da 9 eylül 2014 izlanda türkiye maçı.

    bunlara ek olarak gökhan töre 22 şubat - 6 nisan 2014 tarihleri arasını (1.5 ay) büyük oranda sakat geçirmiş ve bu süre zarfında sadece 2 maçta oynayabilmiştir. sakatlık dönüşü de ilk olarak kısa süreler almış, mayıs ayına denk gelen ligin son üç haftasında 90 dakika kaldırabilecek duruma gelmiştir.

    şimdi fatih hoca, sen gökhan töre'ye sahiden 7 maç değil de 6 maç ceza mı verdin, yoksa kendisi o ara zaten fiziksel olarak hazır durumda değil miydi? hadi onu geçtim, türkiye futbol direktörü olarak böylesine ciddi bir olayın üzerinden 1 aydan fazla zaman geçmiş ve senin hala haberin yok, üstüne üstlük gökhan töre de o esnada oynamaya devam ediyor?

    yalancıyı sevsinler mi?
  • 9549
    atom bombası gibi; kendi patlayıp gidiyor, o arada zararını veriyor, yetmiyor, peşinden bıraktığı pis bulutlar, hem kendilerini hem galatasaray'ı rezil etmeye devam ediyor.
    ve sırf kendisi getirtti diye getirdiği adamların (sözün gelişi adamlar) rezilliklerini bile eleştiremeyen bir ordusu var adamın.
    mübarek hasan sabbah gibi adam ha. hadi o yine haşhaşla güzel kızlar sunarmış falan, bizim bebeler ücretsiz veriyor hizmetlerini.
  • 9550
    maasini elestirenlere "muhasebeci mi kesildiniz basima" diye saldirmis ve kufur hak edene kufur edecegini soylemis. cidden sinirleri yipranmis artik terim'in.

    o aldigin maas kamunun parasindan odeniyor. gidip de bir kulupten alsan kimse laf etmez ama evet abi milli takimdan senede 4 milyon euroyu cukkalayip ust uste 4 maçtir kazanamiyorsan haliyle senin maasini sokaga attigimizi, o paranin sana peskes cekildigini, turkiye'de her seyi yonetmek isteyen bir muhterisin fermaniyla sana bu paranin ihsan eylendigini ve o ihsanin parasini da bizim odedigimizi dusunuyor ve elestiriyoruz. muhasebeci degil vatandasiz. hesap sormak da hakkimiz.

    gelelim kufur mevzusuna. turkiye futbol direktoru diye anli sanli bir unvana sahip bir adamsin ve istedigime kufur ederim diyorsun. ayip bile degil su yaptigin. resmen kural tanimazlik. despotca. niye kufur edebilecegini sandigini biliyoruz. cunku bugun oturdugun o koltuga seni oturtan adam asla hicbir sey icin hesap vermiyor. hirsizlik yapiyor, ustunu kapiyor. sen de ayni seyi yapabilecegini dusunuyorsun. devir seninken dusun bunlari. devran dondugunde konusma sirasi bize gelecek nasilsa.
App Store'dan indirin Google Play'den alın