• 163
    nasıl anlatsam, nereden başlasam / bursaspor 2 - 0 galatasaray

    neler oluyor galatasaray'a, anlamak mümkün değil. belki de tarihinin en büyük kaoslarından biri yaşanıyor tüm camia olarak. elbet çıkılacaktır bu kaosun içinden de ama, nasıl çıkılacak, hiç bir fikrim yok.

    maça gelelim. pek bahsedilecek bir şey yok aslında maç ile ilgili. beklenildiği gibi, sönük başladı maç, hagi'nin istediği gibi bursa'nın oyunu hızlandırmasına izin verilmedi. gerçekçi olursak da, bizim zaten hızlı oyunla falan işimiz yok, en azından şu takımla, hayalden öteye geçmez. geçtiğimiz haftaki sivas maçında, biraz olsun umutlandırdılar bizleri. umut fakirin ekmeğidir derler ya hani, öyle oldu sanki. cem yılmaz'ın reklamındaki gibi, 'mekan oynatıyor' diyeceğim ama, ahım şahım top da oynamadı ki takım o maçta, hatta culio, yekta, stancu ve kazım hariç kimse yoktu sahada. mücadeleyi de bu isimler yaptı, iştahlı olan isimler de bu isimlerdi yine. barış'ı da o maçlık bu isimlerin arasına katabiliriz. - zaten hep söylüyorum, şu meşhur barış-ayhan-sarp üçlüsünün en etkilisi barış'tır kesinlikle. barış'ın sakatlığı da ciddiymiş, sezonu kapattı deniliyor. kaldık sarp ile ayhan'a.. - kalan isimler göstermelik bir kaç mücadele falan, o kadar. o maçtan sonra yazdığım yazıda demiştim ki, şu bir kaç zorlu haftadan iyi puanlar ile dönülürse, iyi şeyler olabilr. i ıh, bu kök salmış isimler bu takımdan gitmeden bir halt olmazmış. her şey aynı tas, aynı hamam böyle devam eder temizlik olmadığı sürece. o maçlık bir ümit, hevesmiş işte benimkisi de..

    bursa'nın attığı gol net ofsayt, miller'in eline çarpan topun önüne düşmesi falan. bu gol tüm dengeleri alt üst etti kuşkusuz, gol olmasaydı galibiyet yine gelmeyecekti bana göre ama, bir ihtimal beraberlik. ve bu kadar rezil olmazdı koskoca galatasaray. hale bak, disipliniyle tanınan almanya'da, bundesliga'da takımını şampiyon yapan en önemli 2-3 isimden birisi olmuş, rekorlar kırmış misimovic, burada disiplinsiz diye, zart diye zurt diye kadro dışı bırakılıyor. şaka gibi! bitmedi, yetmezmiş gibi, ayhan, sarp, hakan balta vs. o güya disiplinden taviz verilmeyen kadroda, ilk 11 başlayabiliyor! vallahi yazık. ayhan kırmızı kart görmek için elinden geleni yapıyor, sonra bir de gülüyor falan. galatasaray takımının kaptanı ayrıca bu kişi, örnek kişilik. sarp mücadeleye girmeye bile tenezzül etmiyor, hakan balta oynadı mı oynamadı mı bilmiyorum, servet desen ayrı bir konu. kaptırdığı pozisyondan sonra, tehlike oldu kalede, ufuk çok iyi çıkardı, sonra ufuk'a dönüp 'konuş konuş' diyor saatlerce. hadi, 1-2 kere dersin uyarırsın anlarım da, 1 dakika boyunca aynı şeyi, tüm stada göstere göstere yapmak, hagi'ye şikayet etmekten başka bir şey değil. geçtiğimiz hafta da rijkaard'a gönderme yapıyor, bana güvenilirse böyle böyle diye.

    rijkaard demişken, anlaşılmıştır herhalde artık sorunun rijkaard'da olmadığı.. ah be kıvırcık, özledim vallahi seni. bunlara mahkum etmişlerdi seni, hagi'ye verdiği tam yetkiyi, keşke sana da verselerdi; tutar mıydın bu takımda sarp'ı, servet'i, ayhan'ı, hakan balta'yı.. hiç sanmıyorum.

    anlamak imkansız. disiplinden bahsedilen yerlerde, böyle isimlerin takımda hala duruyor olmalarını geçtim, üstüne ilk 11 oynaması.. içimi acıtıyor..

    misimovic, nasıl oynamaz şu takımda allah aşkına. tam ihtiyaç olan bölge, orta saha. oyunu yönlendirecek, oyun zekası yüksek, teknik, yaratıcı. daha ne arkadaş. disiplinsizmiş, sakız çiğniyormuş. disipliniyle tanınan almanya disiplinsiz demiyor, şov yapıyor orada, burada disiplinsiz. misimovic'e bir şans daha verilsin, yapmıştır bir hata diyoruz ama, misimovic yaptığı açıklamalarda kendinden bir hayli emin. "galatasaray'da yeniden oynamam için hagi'nin benden özür dilemesi gerekiyor" demiş mesela. kendisine güvenmeyen birisi bunu söyleyemez, kolay değil o kadar. ne yapıp edilip, misimovic'in bu takıma kazandırılması lazım.

    stancu alınmış, adam antrenmanlı, takımla da antrenmana çıkmış baya, ama yedek. schuster'e bakıyorum, yeni transferler gelir gelmez direk oynamaya başladı, takır takır da oynadı. stancu da oynardı. yekta sağ kanatta harcanmazdı, kazım geçerdi oraya. yekta da geçerdi kendi mevkisine, oynardı futbolunu. şampiyonluk yolunda olur takım, stancu'yu oynatıp riske girmek istenmez anlarım da, zaten lige daha ilk yarıdan havlu atılmış, hazırlık maçlarından ne var kalan maçların? musa çağıran gönderileceğine, o oynasaydı bugün orta sahada. onda diretilseydi, emre çolak'da nasıl diretiliyorsa. ne bileyim, başka gençler oynasın culio'nun, yekta'nın vs. yanında. o zaman geleceğin planlaması olur işte. ayhan ile sarp ile olmaz geleceğin planlaması.

    emre çolak, gelecekte hiç bir şey olacağını zannetmiyorum. geçtiğimiz maç, yüzündeki maske rahatsız etti dedik, ondan oynayamadı. bu maçta kazım çıldırdı resme emre'ye pres yap demekten. ne mücadeleye giriyor, ne pres yapıyor. en çok koşanlardandı bugün kazım. keza culio da öyle. oynadığı her maçta yanındakileri uyarmaktan, futbolu anlatmaktan topunu oynayamaya zamanı olmuyor. insua ve yekta ile stancu da elinden gelenleri yaptı. takım paramparça olmasına rağmen bu isimler elinden geleni yapıyor, bu isimler hak ediyor işte o formayı.

    bir de cana, neill, kewell gönderilecek falan denilmiyor mu, şaka gibi..

    ufuk'a gelelim son olarak. o ikinci golden sonra çok kötü oldum doğrusu, ufuk adına harbiden üzüldüm. wederson'un uzaktan etkili şutları olduğu ortada, yerler kaygan, o kadar rahat nasıl şut çeker ve o topu hiç kimse engelleyemez onu anlamadım ama n'olursa olsun 40 metreden de gol yenmez hani. hem de üstüne gelen top. ben çok farklı hayal ediyordum ufuk konusunda, uzun yıllar kale emin ellerde diyordum ama gidişat gösteriyor ki pek de fazla süresi kalmadı galatasaray'da. en azından sezon sonuna kadar ufuk'da diretilmesini isterim ben, yapacaksa ufuk hata yapsın. zaten çoktan kopulmuş bir lig var. belki fenerbahçe'nin volkan demirel'i kazandığı gibi ufuk'u kazanırız biz de. volkan'ın yediği goller, yaptığı hataları hepimiz çok iyi biliyoruz, ve şuanda çok iyi bir kaleci olduğu gerçeği var. ben biraz daha diretilsin derim ufuk'da..

    yönetim de gurur duysun, bu takım onların eseri..

    haftaya eskişehirspor maçı var. heyecan falan yok tabi ama neill ile kewell'ın dönecek olması, barış ile ayhan'ın oynamayacak olması, cana'nın cezasının bitmesi, baros'un oynama ihtimali. bunlar heyecanlandırıyor biraz olsun..

    http://jaimelesport.blogspot.com/...ereden-baslasam.html
  • 158
    kadro'yu gördüğümde yenileceğimizi anladığım maç. zaten oradan belliydi ne olacağı. as takımızın neredeyse yarısı yoktu arkadaşlar. bu kadar galeyana gelmemek lazım. bu maçta en çok şaşırtan şey ufuk'un orta saha'dan gol yemesiydi. ama o da her kalecinin başına gelebilecek bir şeydi.
    benim anlamadığım iki şey var ;
    1:) hagi niye uzun zamandır gol atamayan, çünkü uzun zamandır golcüsü olmayan takım'da stancu'yu değil de emre çolağı oynatıyor ilk 11'de?
    2:)neden insanlar böyle bir kadro'nun (yerlerde sürünüyor kalitesi) bursaspor'a deplasmanda yenilmesine şaşırıyor? orta sahanda mustafa sarp ve ayhan akmanla oynuyorsan (yıllardır) ve bir tane bile iyi oyun kurucun ve ön liberon yoksa, misimovic paf takımında oynuyorsa .... bu yenilgi ve silik futbol normaldir.
  • 173
    uzun zamandır hiç bu kadar heyecanlanmamıştım bi maçtan önce. başlangıç olacaktı;biliyordum. saat 12 civarında maç için hazır oluyorum. maçı evde izlicem hatta tek başıma izlicem ama güzel giyiniyorum,süsleniyorum filan.saçım başım da tamam.nasılsa ağlamıcam diye rahatça sürüyorum göz kalemini,rimeli.ağlamıcam biliyorum çünkü.kaybetmicez ki ağlayayım. zafer gözyaşı içinse erken.kendimi iyi hissediyorum çünkü kazanıcaz maçı biliyorum.maç sonrası için hayaller de tamam.ama maç başladı ve maç bitmiş. nasıl bitti bilmiyorum. bitmiş sadece bunu biliyorum. beraberinde bir şeyleri bitirerek.

    ayhan kırmızı kart gördüğü anda maçı,televizyonu,ışıkları filan kapattım formamı çıkardım ve ona ağladım. formama ağladım,maçtan saatler önce bu formayla izlediğim hiçbir maçı kaybetmedik diye umutla giyişim geldi aklıma ve o formanın bir daha benim içim umut olmayacağı. dua ettim bir mucize olsun o beklenen ruh geri gelsin o beklediğimiz ruhun dönüş maçı olsun istedim.o mucizeye şahitlik etmediğim için kendime küfretme ihtimalim için dua ettim. ilk gole kadar; o kadar eminim ki. iyi oynuyorduk, oynamıyorduk belki de ama kazanacaktık, bu maçı kazanabilecek kadar oynuyorduk. inanıyordum kazanacaktık, rakip sahadaydık pres yapıyorduk az pas hatası yapıyorduk ve oynuyorduk. emre,insua ikilisinin solda yaptıklarını hayranlıkla izledim.iyi oynuyorduk atacaktık,kazanacaktık.umut vardı.kimse beğenmemiş ama benim beğendiklerimi. hangi maçı izledim ya da görmek istediklerimi mi gördüm maçta bilmiyorum.dakika 35 civarı saha dumanla kaplandı,bursalılardır dedim küfür ettim saçma sapan bir gol yicez şimdi bunun yüzünden dedim ama futbolcular birbirini görebiliyordur sorun olmaz dedim ki onu da galatasaraylılar yapmış. neyse dumanla ilgili mi ilgisiz mi bilmem ilk gol geldi. ofsayt olan ve elle atılmış bir gol. çevirebilirdik.neydi ki 1-0 galatasaray çevirirdi maçları. çeviririr-di yani. hem ikinci yarı stancu girecekti ve gerçek bir forvetimiz olacaktı sahada.ilk yarının son dakikası. serbest vuruş kazanıyor bursa. insua'yı hatırlıyorum, topu rakibin ayağına yolluyor serbest vuruşu kullansın diye. top kullanılacak ve ilk yarı bitecek. ikinci yarı çok ama çok güzel şeyler olacak ki ufuk. ufuk hem kendini hem bizi bitiriyor. kötü bir şey çıkmıyor ağzımdan yapma be oğlum diyorum sadece. yapma be oğlum!yakışmıyor çünkü ufuk'a o gol. yakışmıyor benim 10 sene daha galatasaray kalesinde görmek istediğim adama. ufuk diz çöküyor ben de çöküyorum. ah be oğlum. santrası bile yapılmıyor golün. bizimkiler gidiyor soyunma odasına,ne oldu diyorum.idrak edemiyorum ki o topu kim attı, nerden geldi o top. sonradan görüyorum ki vederson orta saha çizgisinin hemen önünden öylesine vurmuş. öylesine değil belki de ama vurmuş. ve ufuk o golü yemiş. ah be oğlum. golü atmadı vederson ufuk yedi. ah be oğlum. ama olsun geçen sene 2-0 dan 3-2 çevirdiğimiz antalya maçı geliyor. bu sene hiç gitmedi zaten aklımdan bu maç.bundan önceki 8 mağlubiyetimizin tamamında antalya maçı var diyorum çeviririz diyorum ama olmuyor hiçbirinde. ama bu sefer olacak biliyorum. hagi var hagi'm var. imkansızları mümkünatsızları olura çevirmedik mi biz onunla en kötü zamanda. yine olacak bu sefer olacak. ikinci yarı başlıyor tek hatırladığım mustafa sarp'ın rakip ceza alanının hemen önünde rezil oluşu. ayhan kırmızıyı görüyor ve bitiyor benim için maç. ayhansız ya da 10 kişi maçı çeviremeyecek olduğumuzdan mı bitiyor hayır. yük ağır geliyor ve bitiriyorum o maçı. ağır gelen galatasarayın üzüntüsü filan değil. umutlarımı taşıyamıyorum. biliyorum ki o maçı 90+ da dahi olsa 2-0dan 3-2ye getirme ihtimalimize sonuna kadar inanıcam. maçı kapatınca diyorum ki hagi nolur maç sonu iyi olucak,yapıcaz,iyiye gidiyoruz deme. çünkü inanırım diyorum. hagi maç sonu bunları diyor ve ben yine inanıyorum.inanırım çünkü. söyleyen hagi çünkü. takımımızın ne kadar kötü oynadığını anlatacak kimseyi dinlemedim tv'de. haberlerden köşe bucak kaçtım.hiçbir yorumcuyu dinlemedim,dinlemicem de. bu başlıktaki maç sonu yazılarının hiçbirini okumadım. benim galatasarayım iyi oynadı çünkü. benim galatasaray'ım kazanabilirdi çünkü.aksine inanmıcam çünkü hiçbir şekilde. takımımdaki herkesin elinden geleni yaptığına inanmak istiyorum.benim galatasaray'ım da öyle olur çünkü. öyle olmaz mı? beni kimse ikna edemez çünkü takımımın kötü olduğuna.hagi'nin tercihleri için yanlış diyeceklerin söyleyecekleri yanlış çünkü. benim galatasaray'ım olduğu yerde rahat değil çünkü. biliyorum ki benim gibi üzülen birileri daha var. gözyaşı döken tek ben değilim. biliyorum ki hagi gece uyuyamayacak.biliyorum ki bir kez daha huysuz olacak. bunun bir kez daha olmasından rahatsız olan tek kişi değilim çünkü biliyorum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın