• 1
    sene 2003. uefa kupası zaferinden kazanılan puanlar hala ülke puanında ekli duruyor, türk futbolunu dolaylı da olsa galatasaray sürüklüyor; dumanı üstünde tütüyor derler ya, öyle bir şey işte. bugün gerets'e ne kadar uzak bir zamanda isek o zaman da uefa kupası'na o kadar uzaktayız. bir önceki sezon galatasaray ligi çeşitli şaibe söylentilerinin ardında 2. bitirmiş, başta fatih terim olmak üzere yine umutlarla başlamıştık lige. sene başı hazırlık kamplarında çeşitli yenilgiler alsak da, "hazırlık maçı lan bu, ne olacak?" diye kendimizi teselli ediyorduk. derken yeni sezon geldi çattı. takım da seneye fena başlamamıştı hani. diyarbakırspor ve cska sofya galibiyetleriyle lige başlıyorduk. takıma eylül ayının başında 2 romen bratu ve petre, 1 de macar daniel tözser katılıyordu. ne güzel genç oyuncular vardı takımda, yıldız oyuncularımız da vardı... ne olduysa 5. haftadaki konyaspor maçından sonra oldu. bu maçta aldığımız mağlubiyetten sonra, kişisel olarak hafta içi juventus maçının olduğu gün babam önemli bir rahatsızlık geçirmişti, juventus maçını kaybetmiş, fenerbahçe derbisinde de ite kaka berabere kalmıştık. 11. haftaya kadar iyi kötü getirsek de, takım o hale gelmişti ki beşiktaş deplasmanından alınan beraberliğe neredeyse kadeh tokuşturmadığımız kalıyordu. sene başının flaş transferi frank de boer yabancı değildi de, gözümüz ısırıyordu ama bir türlü çıkaramıyorduk. fatih terim'in üzerindeki baskılar o kadar artıyordu ki, 15. haftada alınan istanbulspor mağlubiyetinden sonra fatih hoca; biraz da kurtlar vadisinden devşirme olan bir sözü söylüyordu: rüzgar ne kadar sert eserse essin, kayadan alacağı sadece tozdur. takımın yavaş yavaş boş tribünlere oynamaya başladığı bu günlerde taraftar devreye öyle bir tezahüratla giriyordu k,; başarı olmadan da taraftarlık olabileceğini dosta düşmana gösteriyordu:

    bir günde kral olmadık
    bir günde tahttan inmeyiz
    imparator fatih terim
    ölene kadar seninleyiz

    allah gecinden versin, ölene kadar olmasa bile galatasaray taraftarı sözünde durmuş, fatih terim takımdan ayrılana kadar -arada çıkan kimi çatlak seslere rağmen- hocasını üzmemiş, takıma önderlik ettiği son çaykur rizespor maçında onu alkışlarla uğurlamış; bugün bile, kendisi ile saçma sapan sebeplerle dalga geçmeye çalışanlara rağmen fatih terim'e saygısını hiç eksik etmemiştir. galatasaray da onca emeklerle çıktığı o tahttan, 8 senelik düşüşe rağmen inmemiştir ki, bugün "beşiktaş şampiyon olursa seneye ligi izlemem" diyenler olduğu halde "galatasaray şampiyon olursa ligin tadı tuzu kalmaz" diyen çıkmamıştır. galatasaray hala bu ligin her sene şampiyon adayıdır.

    bildiğim bir şey var: frank rijkaard asla fatih terim olamayacak. fatih terim türk futbolu'nun imparatorudur, türk futbolu'na çağ atlatacak devrimi yapmasına ramak kalmış, lakin çeşitli sebeplerden bunu başaramamıştır. yine de türk futbolu için gerekli olan o cesur adımları ilk atan kişi o'dur. fakat frank rijkaard da bu ülkeye gelmiş en önemli teknik adamlardandır. üstelik; başkasının değil, senin takımının tahtta kalması için mücadele veriyor. hadi tamam, son iki dizeyi söyleme, ama sen takımını sene başında kral değil büyük iskender yapacağını söylediğin bir adamın önderliğinde bir şampiyonluk ha gitti ha gidiyor diye bu kadar yaygara yapma. bekle, bir günde kral olmadık değil mi? bir günde yeni bir kraliyetin adımlarını atmanın o kadar kolay olmadığını en başta senin bilmen gerekir. sen, yaşın kaç olursa olsun avrupada şubat görmeden seneler geçirdin. o zamanlar sesini çıkarmadın, şimdi şampiyonluk gitmek üzereyken neden bu kadar gam yaptın? krallık istiyorsun, osman gazi'nin beyliğin düzeni için verdiği mücadeleyi de mi bilmiyorsun?

    halefler asla seleflerin yerini tutmaz, selefinden kaliteli bile olsa. zeki ile metin ikilisinin yerine bugün cem yılmaz ile beyazıt öztürk'ü koysak aynı tadı vermez. hollywood'un en komik oyuncusuna acıbademli seyfettin'i oynat, filmin orta yerinde "bu ne len?" der çıkarsın. herkesin yeri ayrıdır, o yüzden imparator deme rijkaard'a, imparator fatih terimdir. ama uefa kupası hatrına fatih terim'e gösterdiğin tahammülün onda birini göstereceğin kadar bir başarısı yok mudur rijkaard'ın? tamam, ölene kadar arkasında olma rijkaard'ın, bari sözleşmesi bitene kadar sabret de, ondan sonra bakalım neyin nasıl olduğuna, hemen istifasını isteyip yerine alternatif üretme. sözleşmesi bitene kadar da sabretme rijkaard'a, şu adamın geldiği ilk günkü sevincinin hatrına, sana yeniden avrupa hayalleri kurdurmasının hatrına, allah lillah aşkına 2 gün sabret de şu son zamanlarda takımın kötü gidişine adamakıllı üzülelim. kimsenin istifasını isteyenlere cevap verme gereği duymadan, inanıp güvendiğin insanları karalayanlara karşı kendince mücadele etmeden, sadece çok sevdiğimiz takımımız şampiyonluk yarışında yara aldığı için...

    aklıma geldi de, bu yazı biliyorum ki rijkaard'ın yerine gerets'in gelmesi başlığı kadar dikkat çekmeyecek. okuyana da okumayana da selam ederim.
App Store'dan indirin Google Play'den alın