• 87
    football manager 2019'da 5 sezon boyunca galatasaray ile ligi domine ettiğim ve 1 kez avrupa ligi, 1 kez de şampiyonlar ligi finalinden döndüğüm kariyerimden bahsetmek istiyorum sizlere :)

    sezon 1

    https://gss.gs/41W.png

    öncelikle söylemeliyim. yukarıdaki taktik ile tüm kariyer boyunca oynadım. ufak tefek oyun tercihleri ve oyuncu rolleri değişimi dışında herhangi bir değişiklik yapmadım.

    transferler için ss ; https://gss.gs/Ewd.png

    kariyere başladığım dönem tam da bizim takımda "kuzey afrikalı" tartışmaları yaşandığı döneme denk gelmişti. ben de gözlemlerim etkisinde kalıp takıma güzel bir ayar vermek adına başta soso ve younes olmak üzere çoğu as oyuncuyu gönderip, yerlerine daha uygun maliyetli ve daha iyi performans vereceğini düşündüğüm isimleri aldım.

    oyuncu satışlarından totalde 32 milyon euro gelir elde ederken, yaptığımız harcama 20 milyon euro'ydu.

    transferlerin tutması ve rakiplerimizin de kötü performansıyla ilk sezonda ligi domine ettik ve rekor puanla * namağlup şampiyon olduk.

    https://gss.gs/7DP.png

    şampiyonlar ligi'nde ise ; https://gss.gs/zL2.png

    gruptan barcelona'nın ardından 2. çıkıp, eleme turunda real madrid ile eşleştik.

    https://gss.gs/UF2.png

    iki maçlı eleme sistemiyle ispanyol rakibimize elenip, avrupa defterini bu sezon için kapatmış olduk.

    sezon 2

    https://gss.gs/Gk1.png

    yukarıdaki transfer döneminin ardından yine al-sat dengesinde 33.5 milyon euro transfer harcaması ve satılan oyunculardan gelen 59 milyon euro ile yine transfer dönemini 25.5 milyon euro artıda bitirdik.

    martin linnes ----> 20 milyon euro ----> norwich city
    fernando muslera ----> 17.25 milyon euro ----> manchester city

    transferleri ile kulüp transfer rekorları kırarak büyük ses getirdik :)

    muslera yerine kaleci takviyesi olarak 19 milyon euro verip karlo letica'yı aldık.

    https://gss.gs/jFz.png

    ligi bu sezon da şampiyon olarak tamamladık ve en yakın rakibimiz akbilspora 12 puan fark attık.

    şampiyonlar ligi grubu ; https://gss.gs/nBD.png

    borussia dortmund'u geçerek tarihimizde ilk kez lider olarak gruptan çıktık.

    https://gss.gs/vZE.png

    art arda iki ingiliz devi chelsea ve liverpool'u eleyerek yarı finalde atletico madrid ile eşleştik.

    sahamızda 2-1 kazansak da, deplasmanda 2 gol yiyip karşılık veremedik ve bu sezon şampiyonlar ligi'nde derece yaparak veda ettik.

    sezon 3

    https://gss.gs/1TK.png

    geride bırakılan sezondaki kadromuzu koruma kararı alarak, potansiyelli gençlere yöneldiğimiz bu sezonda ilk kez al-sat dengesinde eksiye düştük. 24 milyon euro oyuncu transferine harcarken, 22.5 milyon euro da oyuncu satışlarından kasamıza giren cash para oldu.

    bir türlü iyi performans alamadığım teneke forvetimiz miguel borja'yı 20 milyon euro peşin bonservisle club brugge'a çok güzel okuttuk :)

    süper lig puan durumu : https://gss.gs/zSu.png

    yine en yakın rakibimiz akbilspordu. ve bu sefer de 17 puan fark atarak üst üste 4.şampiyonluğumuzu yaşadık.

    şampiyonlar ligi grup etabı : https://gss.gs/nbO.png

    çok sert bir grup etabı sonucu +2 averaj ile grup 2.liğini napoli'ye kaptırdık ve yolumuza avrupa ligi'nde devam ettik.

    https://gss.gs/uel.png

    1.eleme turunda dinamo kiev'i eledik ve turnuvanın favorisi juventusile erken eşleştik.

    içerde 2-2 ve deplasmanda 0-0'lık beraberliklerle deplasman golü kuralı ile bir kez daha avrupa defterini kapamış olduk.

    sezon 4

    https://gss.gs/qOp.png

    transfer döneminde kulüp rekoru kırdığımız yeni sezonda ;

    giorgi arabidze----> 32 m ----> everton
    mustafa kapı ----> 23 m ----> rb leipzig
    okay yokuşlu ----> 20 m ----> spartak moskova

    ve diğer oyuncu satışlarıyla birlikte 87 milyon euro gelir elde ettik. mustafa kapı'ya yalnızca 1.5 sezon as takımda süre verdik. kulüp transfer rekorları arasına adını yazdırarak sattık.

    okay ise bonservissiz geldi ve 1 sezon sonra %100 kar edilerek satıldı :)

    bayern münih'in potansiyelli forveti joshua zirkzee'yi 2 yıllık kiralık kadromuza kattık. görselde sadece bonservis ile yapılan transferler göründüğü için not olarak ekledim.

    süper lig puan tablosu : https://gss.gs/BZB.png

    2. kez namağlup şampiyonluk yaşama fırsatını son haftada kasımpaşa'ya kaybederek kaçırdığımız sezonda yine şampiyon değişmedi.

    şampiyonlar ligi grup etabı : https://gss.gs/RYZ.png

    yine yeniden çok sert grup çekmiştik. 3.olarak yolumuza kupa 2'de devam ettik.

    https://gss.gs/D4Q.png

    sırasıyla partizan, atalanta, milan ve tottenham'ı eleyerek finale kadar geldik ve rakip manchester united idi.

    final maçı : https://gss.gs/3tj.png

    zirkzee ve yunus'un etkili oyununa rağmen, karşıda çok sayıda hücum silahı ve kalite farkı yüksek isimler olduğu için finalde sahadan 2-1 mağlup ayrıldık.

    sezon 5

    https://gss.gs/JpF.png

    lig şampiyonu ve avrupa ligi finalisti kadromuzu kaleci letica'nın satışı haricinde koruyarak yola devam ettik.

    altyapıdan selim eser adında müthiş bir kaleci çıkardığımız için kaleci transferi yapmadan bu mevkiyi sağlama aldık.

    selim eser : https://gss.gs/sNE.png

    süper lig puan tablosu : https://gss.gs/5gZ.png

    en yakın rakibimiz fenerbahçe'ye 24 puan fark atıp, 2.kez namağlup şampiyon olduk.

    şampiyonlar ligi grup etabı : https://gss.gs/wdz.png

    manchester city ile şanssız şekilde puan puana 2. tamamladığımız grup etabından sonra final yürüyüşümüz başlamıştı. ayrıca ola ki ilerleyen turlarda eşleşirsek city'ye söyleyecek çok şeyimiz vardı.

    https://gss.gs/qz8.png

    geçtiğimiz sezon çeyrek final etabında elediğimiz liverpool'u, içerdeki maçta 4 gol atarak bu kez 1.turda elemeyi başardık ve çeyrek finalde ispanyol devi real madrid ile eşleştik.

    real madrid'e ise, liverpool'u 4 atarak mı elemiştik ? o zaman bunlara da 5 atalım diyerek içerde tarumar ettik. deplasmanda her ne kadar hezimete uğrasak da öyle böyle 2 gol atarak toplamda 7-5'lik skorla yarı finale adımızı yazdırarak şanlı yürüyüşümüze devam dedik :)

    andrej kramaric'in hattrickle şov yaptığı maç >> https://gss.gs/KI0.png

    yarı finalde grup etabından puan puana çıktığımız manchester city'e söylenecek son bir sözümüz olduğunu hatırlattık ve deplasman golü avantajı ile ingilizleri eledik, ilk kez şampiyonlar ligi'nde finaldeydik.

    işte ne olduysa bu noktada oldu ve kariyerin belki de en büyük kırılma anını yaşadık.

    as kalecilerimiz selim eser ve okan kocuk'nu aynı anda sakatlanması sonucu finale yedek kalecimiz olmadan 3.kalecimiz emircan seçginile çıktık.

    https://gss.gs/UbJ.png

    120 dakikası eden hazard ve yunus akgün'ün karşılıklı golleri ile geçilirken finalin kazananını penaltı atışları belirleyecekti.

    önsezi 6 ve refleks 10 değerlerine sahip olan genç kardeşimizi* binbir dua ve dilek ile kale çizgisine doğru gönderdik.

    5 penaltının 5'inde de yanlış köşeye atlayarak bizi utandırmadı sağolsun ve 5.penaltı atışlarında yamyam orta saha oyuncumuz alfa semedo'nun topu allahuekber dağlarına yollamasıyla takımca sahanın ortasına yığıldık kaldık.

    bu kadar gelip tek bir penaltı vuruşu ile kupayı verdiğimize mi yanalım yoksa 2 sezon üst üste 2 farklı organizasyon finalinde aynı rakibe * kaybedişimize mi yanalım bilemedik derken galatasaray'daki kariyerimi sonlandırma kararı alarak istifa mektubumu başkanımıza bizzat elden teslim ettim.

    ayrılırken kulübün kasasında 145 milyon euro transfer bütçesi bıraktım :)

    (daha sonra tata martino geldi benim yerime ve yine ligde şampiyon oldu, avrupa ligi'nde ise yarı final oynattı takımı)

    daha sonrasında ise gelen teklifleri değerlendirdim. la liga'ya gittim ve önceki sezon ligi 4.bitiren barcelona'nın başına geçtim.

    transferler : https://gss.gs/dI4.png

    galatasarayımızın başındayken binbir uğraş vermeme rağmen getiremediğim bruno fernandes'i hemen üçe beşe bakmadan kadroma kattım. napoli'nin amadou diawara'yı gözden çıkardığını görünce ona da gel sen kardeşim dedik ve

    fernandes - keita
    diawara

    gibi hayvani bir orta 3'lü oluşturduk. yedeklerdeaxel witsel, lucas tousart ve sergio busquets de vardı üstelik :)

    son transferimiz de benfica'nın altyapıdan çıkardığı, tarzıyla yeni samuel eto'o'yu oldukça anımsatan kwesi osei oldu.

    kadro : https://gss.gs/Hjy.png

    kwesi osei : https://gss.gs/1Fg.png

    messi'nin sol kanat versiyonu marcelo girotti : https://gss.gs/5x1.png

    girotti skor olarak muazzam katkı sağlamasa da, oyun aksiyonları ve pozisyon hazırlamada mükemmel bir cevherdi. performansı ne yazık ki istatistiklere yansımadı ama en az lemar, coman ve osei kadar önemli bir oyuncu oldu bizim için.

    lionel messi'nin emekli olduğu ama kadrosunda thomas lemar, kingsley coman, naby keita ve bruno fernandes gibi performansının zirvesinde yakaladığım oyuncularla; kwesi osei ve marcelo girotti gibi iki adet canavar regen oyuncuların katkısıyla birlikte müthiş bir uyum ve takım kimyası yakalayarak önce çok rahat şekilde la liga'yı aldık.

    la liga puan durumu : https://gss.gs/SBG.png

    ardından geçtiğimiz sezon kıyısından döndüğüm şampiyonlar ligi şampiyonluğu kazandık.

    şampiyonlar ligi fikstürü : https://gss.gs/axl.png

    ve son olarak final maçı : https://gss.gs/zZz.png

    şanlı tarihimizde olduğu gibi, ben de bir avrupa kupası finalinde ingiliz arsenal'i yenerek şampiyonlar ligi kupasını kazanmış oldum.

    gönül isterdi ki galatasaray ile alalım bu kupayı. lakin oyun bir süre sonra çok sıkıcılaştı ve farklı arayışlara itti beni.

    hatta şuanda barcelona'dan da istifa edip 5 sezondur m.city'nin kupalara ambargo koyduğu adaya giderek, arsenal'in yolunu tuttum.

    biraz da premier lig'de yargı dağıtalım :)
  • 83
    ingiltere bölgesel ligi takımlarından macclesfield town takımı ile yaşadığım güzel aylar anılar olaylardır.

    üniversite de okuduğum zamanlar , final haftası bitmiş dedim tam zamanı şimdi ! takım ararken bir baktım aslanlı logosu ve isminin hoşuma gitmesiyle beraber hocalık koltuğunu aldım :) takıma bir kaç takviye şu bu derken başarılar arka arkaya geldi dönem dönem arap sermayesini add managerlediğimde oldu yalan yok. ama bu anının güzel yanı kariyerden ziyade adamları premier lige çıkarıp şampiyon yapınca ortaya çıktı :) ulan dedim şu adamlara facebooktan caps atıp yazsam mı böyle böyle diye :) güzelce mesajımı yazdım türkiye'de sizi destekleyen bir silkmen (taraftar grupları) var. bu takımı buralara çıkardık şudur budur mesajı gönderdim :)

    ertesi gün telefona facebooktan gelen mesaja bir baktım macclesfied kulübü dönüş yapmış :) inanılmaz işte şöyle güzel böyle güzel vs vs güzelce bir mesaj atmışlar ve benden bir kaç caps daha almamı izin verirsem sayfada paylaşıp taraftarlarına göstermek istediklerini söylediler. bende attım kulübün resmi sayfası bu çocuğu teknik kadroya almak lazım ne derseniz temalı bir paylaşımla beni onurlandırıp turkish silkmen diye verdi gazı :)

    altta yazan yorumlar , ingiltere'ye çağıranlar daha bir çok güzel anım oldu. bu arada turkish silkmen tişörtümle göğsümü gere gere geziyorum. maç sonları da taraftarlarla ligi yorumluyoruz :) fm bir zevk tutku işi. ingiltere'ye gitsem kalacak yer edinmemi sağlayan , güzel bir diyalog kurmama vesile olan oyun. yürüyedur macclesfield ! iyi ki varsın fm :)
  • 89
    football manager oyununu oynayan değerli galatasaray sözlük yazarlarının oyundaki kariyer hikâyeleridir. oldum olası fm hikâyelerini dinlemeyi/okumayı sevmişimdir. ben kuyuya taşımı atayım da.

    efendim fm 2014’le başladım bu heyecana. galatasaray’ımla sayısız başarı kazandım. avrupa ligi, şampiyonlar ligi, süper kupa hatta kıtalar arası kupa’da mücadele edip türk olmayan sayısız takımı yendim. yalan yok galatasaray kariyerimde şampiyonlar ligi’ni hiçbir zaman kazanamadım. hile sevmediğim ve karşıma hep real madrid geldiği için kazanamadım. arkadaş ne zaman ivme kazansam ya son 16 ya çeyrek final ya da yarı finalde karşıma hep real madrid çıktı. onlarla olan tarihsel bağımızdan mıdır nedir bilmiyorum ama daha dün oynadığım inter kariyerimde de son 16’da real madrid çıktı bana.

    inter demişken anlatayım: fm 20’de sezona işsiz başladım ve gelen teklifleri bekledim. ligler başladı, eylül ekim gibi hocaların koltuğu sallanmaya başladı. derken leicester city hocasını kovdu ve hoca arayışına girdi. biraz gurur yapıp teklif bekledim fakat teklif gelmeyince dayanamayıp iş başvurusunda bulundum. görüşmelere başladık ve anlaştık. neyse takımı devraldım ama baktım takımda ışık yok, bastım istifayı. sonra ufak takımlardan teklifler geldi fakat görüşmeye katılmadım bile. ilk sezon öyle tamamlandı derken bir baktım inter, hocasını yollamış. askerden yeni dönmüş gibi büyük bir şevkle iş başvurusunda bulundum, görüştük ve anlaştık. her şeyden önce yıllardır 3-5-2 oynayan inter’e 4-3-2-1 sistemini gegenpressle harmanlayıp oturttum. gereksiz çöplerden kurtulup david neres, donnarumma, thauvin, maximin ve kondogbia’yı aldım. ligi 1 yenilgi ve 3 beraberlikle şampiyon bitirdim, uefa finalinde tottenham’a 3-0 yenilip 2.oldum. hayalim premiere league olduğu için baktım manchester city keli kovmuş hemen başvurdum. galibiyet oranım %86 olduğu için kesin anlaşırız dedim. görüştük fakat benim yerime jorge jesus’u aldılar. (şimdiki sezonun ortasındayız ve city, liderden 12 puan fark yemiş.) bu sene de liderim ve kadromda bu sefer torreira var. eğer galatasaray’a gelirse banko oynar yoksa sezon sonu gözünün yaşına bakmam satarım.
  • 86
    fm12 de kasım 2011 den beri galatasarayla oynuyorum.sene 2066.güzel genç oyuncular denk gelince oyunu bırakamadım.oyuna başlarken üniversite 3.sınıftaydım.okul bitti askere gittim geldim.iş buldum çalışma hayatımın 2.senesindeyim hala devam ederim oynamaya.yeni fm oyunlarını denemedim.çok sık oyuna girmiyorum.ara ara oynadığımdan sıkılmadım.nice başarılar yaşadık.diğer kulüplerden gelen teklifleri reddettim.ilk kariyerimde 80 yaşına gelince emekli ettim.ikinci kariyeri açtım şimdi onla devam ediyorum.
  • 82
    bir ekşi sözlük yazarından geliyor;

    "fm 2014 ‘te çok iyi regen bir yerli stoper keşfettim, bastım parayı sıra geldi sözleşme görüşmesine. ibnenin öyle bir menejeri var ki juan figer ‘e dua ettirir. sadece 1 senelik sözleşmede ısrar edip durdu, en son sinirlendim, ne kadar bonus varsa önerdim nasıl olsa daha gençti ve pek oynatmayacaktım, 1 senelik sözleşmeyi de pek sorun etmedim çünkü 6 ay içinde de fiyatı düşecek ve devre arasında yeni sözleşme imzalatacaktım. bonuslardan biri de sezonluk gol barajı idi; yani 20 golü geçerse ek para verecektim, onu da fulledim 2 milyon dedim amk. e tabii piç menejer kabul etti sonunda imzaladı.

    neyse efendim sezon başladı, canavar gibi stoperlerim var takımda; kana-biyik, egemen, koray günter. sezon başlarken bir hazırlık maçında egemen 6 ay sakatlandı, sorun yok, kana-biyik ve koray günter ile idare ederim diyorum nasıl olsa. sezon başladı, iki maç sonra koray günter de antremanda -artık ayağını mı kestiler ne olduysa- 4 ay sakatlandı. sistemim de 4-3-3, en kritik bölgem ön libero, topal ‘ı stopere koyamıyorum. kaldık bizim regen ‘e. regen ‘in cesaret 18, zıplama 16, kafa vuruşları 16. amına kodumun çocuğu oynamaya başladığı gibi takır takır golleri sıralamaya, 7.5 üstü ratinglerle oynamaya başladı. o süre içinde de hep liderim he, çocuğu bir kessem yerine topal ‘ı koysam takım domino etkisiyle yerle bir olacak, resmen incecik bir ip üstünde gidiyorum.

    neyse efendim ligin devre arası geldi çattı, benim regen 15 maç 16 gol. yeter artık şunun sözleşmeyi uzatayım dedim, ipne menejer regen hakkında "daha yeni geldi henüz sözleşme falan düşünmek istemiyor" diye reddedip duruyor beni. türkiye kupası maçlarında yokum (bilerek eleniyorum hep) o yüzden boş da geçiyor, bütçeye katkı falan yapayım diyorum ama kimseyi satamıyorum, almıyorlar, ve gözbebeği regen ‘imin real sociedad ‘a imza attığı haberiyle yerle bir oluyorum.

    işin kötüsü; sezonun geri kalanında regen ‘i sinirlenip oynatmayayım diyorum, henüz maç pratiği olmayan egemen ve koray ‘ı oynatmaya çalışıp üç maçta bir beraberlik iki mağlubiyet alıyorum, sikerim lan diyip regen ‘i geri çağırıyorum, alex ‘i yeniden oynatmak zorunda kalan aykut kocaman gibiyim resmen.

    regen oynamaya başladığı gibi yine sıralıyor golleri, ta ki son maça kadar. son maç gelip çatıyor, galatasaray ile puan puanayız ama ikili averajda üstünüm. son maçımda bir türlü gol gelmiyor, gelmiyor, en sonunda 80 ‘de emenike ile buluyoruz golü. şampiyonluk şarkıları söyleniyor, fenerbahçe düşmanlarını yeniyoruz mottoları dillerde, derken 88. dakikada orrrrrospu çocuğu regen kendi kalemize atıyor ve 1-1 oluyor. galatasaray da aynı anda maçını kazanıyor ve şampiyon oluyor. sezon sonunda regen piç ona ilk sözleşmede vaadettiğim bütün bonusları kapızlıyor (yılın takımına seçilme, 20 gol barajı, 20 maç oynama barajı, vs) beni iyice maddi zarara uğratıp real sociedad ‘a siktirolup gidiyor. bunların hiç biri koymuyor o kadar, futbol bu diyorum. ta ki o zamana kadar gözümden kaçmış olan favourite team ‘ine bakıp galatasaray (supporter) ibaresini görene kadar."

    https://eksisozluk.com/entry/63444814
  • 14
    fm 2007'de galatasaray ile oynarken, şampiyonlar ligi grubumun son maçı gelip çatmıştır. grup o kadar karışık bir hal almıştır ki, 4. sıradaki takımın liderle arasında 2 puan fark var dolayısıyla her şey olabilir. ben grupta averajla 2. sırada, liderin 1 puan gerisindeyim. son maçta ali sami yen'de rakip lider sevilla'dır. dakikalar 90+ ları gösterirken, tek kale oynayıp, rakibe şut çektirmediğim maçta 0-0 lık eşitliği bozamamışımdır. şayet maçlar bu şekilde biterse hiç de hakedilmeyecek bir sonuç olarak 3. sırada bitirilecektir gruplar. artık son anlara girilirken, bütün riskler alınmıştır ve artık kadere teslim olunmuştur. derken sevilla aniden gelip golü atmıştır, bendeniz çökmüş bir vaziyette "buraya kadarmış" diye düşünürken, bu gol ofsayt gerekçesiyle iptal edilmiştir. sonra bir umut, kaleci topu "yallah" diyerekten patlamak üzere olan el bombasını atar gibi rakip kalenin önüne kadar atmıştır, bir karambol ve goaaal. kendini kaybeden bir ben, çılgınlar gibi monitörü sarsmaya, 3. olacakken grup lideri olunuşu kutlamaya, hoplayıp zıpalaya başlamıştır.. gecenin bir yarısı ev ahalisi "noluyoruz" demek için odaya kadar gelip olaya şahit olmuştur ayrıca. o günden sonra babam bana mesafeli yaklaşmıştır hep.*
  • 50
    fm 2011... takım galatasaray... *

    2. senemdeyim. sezon ortasında hala daha afedersin s.k gibi kadro var. mustafa sarpı yeni iteleyebildim, baros kaçtı tutamadım, ardayı satmak zorunda kaldım falan fişmekan...

    yerlerini doldurduydum ama ha. bosman ile afellay, samaras ve novikovas'ı aldım (adamımdır, alınız bak). ama olmuyor ya. bir türlü takım istikrar sağlayamıyor. lig de hayvan gibi zaten, sekizinciyle birinci arasında 2 puan fark varken bitti ilk devre, o derece.

    türkiye kupasında gruptan zar zor, uefa avurpa liginde de ite kaka çıkmışım zaten. taraftar isyanlarda. biliyorum abicim diyorum, ben de galatasaraylıyım, anlıyorum üzüntünüzü ama nafile. kelle istiyorlar. sonra efenim uefadan eleniş (villareal'den aynı tarife, 2. tur ilk maç 2-2, ikinci maç 0-3), ligde arka arkaya 2 mağlubiyet... düşüyorum liderin 7 puan gerisine, 7. sıraya... baskı galatasaray patronunun üzerinde diyolla, sorular hep aynı, hala istifa etmeyişinizi neye bağlayalım diyolla... anana bi sor bakalım diyorum. lan niye bırakayım gül gibi takım yapmışım yaş ortalaması 23... sigee deyip kovuyorum ama, ligde beşiktaş deplasmanı var, hakikaten bi baskı var, hissediyorum. acaba kaydetsem mi diyorum ama, bunca yıllık fmciyim, öyle ibnelik yapmam ben diyorum, vazgeçiyorum... hem frankfurt ve birmingham da boşta, oraya geçeriz olmadı falan... (ibnelik derken, ben yaparsam öyle hissederim yani, yapan ibneleri... ee oynayıcıları tenzih ederim)

    neyse, başlıyoruz maça, necip 900 metreden gömüyor 5. dakikada. lan diyorum, birmingham düşme potasında, frankfurt ortalarda, en güzeli frankfurt falan demeye kalmadan, ferrari sağolsun musa'nın ayağını eline veriyor, hop gitti bi adam. barış var yedekte onun yerini dolduracak... emre çolak'ı alsam olmaz, çok ofansif... sen gel ulan ayı diyorum barış'a, sokuyorum oyuna. yek gol ümidim afellay'ın samaras'a vereceği ara topları ha. neyse.

    ilk yarı öyle bitiyor. ikinci yarıya çıkmadan son kozlarımı oynuyorum artık. isaac promise'ı alıp çiftliyorum forveti, cana'yı alıp pino'yu sağa çekiyor, afellay'ı amc'ye alıyorum. "may god be with u aslanlarım" diye bağırıyorum çıkarlarken, babam içerden "bi şey izliyoruz lan burada" diye karşılık veriyor, pısıyorum...

    her türlü baskı üzerimde abicim, saçlar beyazladı beyazlayacak. 73'e kadar commentary'de bile bir şey çıkmıyor anasını satayım, bırak pozisyonu... ama sonra barış 30 metreden bir abanıyor... piii! hakan da içerde. 1-1.

    geç onu. 89.'da barış bu kez sağdan yardırıyor. samaras içerde bomboş, promise sola çapraz koşu yapmış, arka direkte... aha diyorum yardımcı 2 dakika gösterdi, attık mı bitecek, ortaya çıkar öküz barış... barış vuruyor... anelka'nın cordoba'ya attığı gibi kafa üstü 2-1.

    beşiktaş maçı sonrasında gururla çıkıyorum basının karşısına. "nööldü len?" diye başlıyorum basın toplantısına. hakkım var buna. neyse. şu an ligde ikinciyim, bursa'nın 1 puan gerisinde. 5 maç üstüste gol yemeden kazandım.

    seviyorum lan seni fm. 8 saattir aralıksız oynuyorum, hala kalkasım yok başından.

    edit: o kadar yazdık, okuyun, yok özet mözet.

    edit2: alın bakalım. bunlar 32. hafta capsleri. nazar değdi, bursa'ya yenildik 32. haftada. hepimiz 65 puandayız. bir yerli içki dahil

    http://img812.imageshack.us/f/39980213.png/ kadro

    http://img6.imageshack.us/f/28397692.png/ aha bu da puan durumu. inandık olm!
  • 91
    2010 senesi galatasaray, barça, city ve dinamo moskova takımlarını sırasıyla çalıştırmış 2035 civarında oyunu bırakmıştım.
    ancak burada asıl anlatmak istediğim olay city ile yaşadıklarımdı.
    avrupa başarısı barça ile çokça yakalamışken city'nin çok kudretli de kadrosu yokken kendimi bir de orada deneyeyim ingiltere göreyim havasıyla gitmiştim.
    imzaladığımda zaten ünlü td. olarak gitmiştim.
    beklentiler takımın gücüne göre azdı ancak para vardı takımda.
    yıl 2020 falandı tabi oyunu oynayanlar bilir ne kadar fazla süre geçirirsen o kadar wonderkid bulursun oyunda. bir süre boşta kalıp transfer çalışmaları yapmıştım ve neticesinde city transferim gerçekleşti.
    tam 10 yıl kaldım ve onuncu yılın sonunda soyadım ile direk örnek veriyorum "xpark" olarak stat yaptılar. şampiyonluklar avrupa başarıları derken felaket bir hal almıştım.
    bu karar oyunda alındığında ben sabahın dördünde pc başında orgazmın doruklarındaydım.
    sabah ev halkı kalkar kalkmaz çok bir haltmış gibi gösteriyorum falan. annem iyi b.k yedin deyip geçiştirse de benim için city o saat bitmişti.
    ulaşabileceğim en uca ulaştığımı düşündüm ve aynı yıl bastım istifayı.
    moskova da 1 sene şampiyonluk yaşayıp oradan da yürüdüm.
    ancak gururlu ve doymuş bir şekilde oyunu bıraktım bir süre oynamadım.
    tabi ki bu oyun bağımlılık yaptığından 3 4 ay sonra geri döndüm.

    edit: düzeltme.
  • 51
    2012-2013 sezonu sonları. takım sporting cp, rakip olhanense.

    takım, mutsuzlar kervanına dönmüş, son haftalarda peşpeşe kaybedilen puanlar sonrası şampiyonluktan ümidi kesmiş bir vaziyette, artık 2. olup şampiyonlar ligi elemelerine kalabilmeyi hedeflemekteydi. avrupa ligi'nde de 2. turda elenince yarışacak kulvar olarak elde lig ve lig kupası kalmıştı.

    avrupa ligi'nde cska moskova'ya elenmenin hemen ardından olhanense ile ligde karşılaşıyorduk. ancak takım ligde son zamanlarda bir türlü istenen seriyi yakalayamıyordu. benfica'yla 2.lik yarışını devam ettirebilmek adına artık seri galibiyetler almak şarttı.

    neyse maça hızlı başladık. ismini vermek istemeyen bir seyirci**'nin attığı golle 1-0 öne geçiyorduk ilk dakikalarda. ilerleyen dakikalarda olhanenseli oyuncular bir de kırmızı kart görüyor, bizi iyiden iyiye rahatlatıyordu.

    ne oluyorsa ondan sonra oluyor, farkı açmamız gerektiği halde bir türlü rahat oynayamıyorduk. 70. dakikada ise korktuğum başıma geliyor, sezon başında kontrat yenilemede anlaşamadığımız eski efsanemiz liedson, yeni takımı olhanense ile yaşı 35 olmasına rağmen topu filelerime bırakıyordu. bu dakikadan sonra 10 kişi kalan ve kontra ataklarından hiç korkmadığım rakibe karşı ölümüne hücum yapma komutuna dönüyorum. 70-86 arası bir tane bile önemli pozisyon olmuyor. oyunu durdurup, yedek kulübesine bir göz atıyorum.* sezon başında atletico madrid'den getirdiğim yeni yıldız adayı stoperim pichu atienza'yı görüyor gözüm. "oğlum" diyorum, "1.90 boy var sende, malum sıkıntıdayız forvet konusunda da, şimdi forveti üçlüyoruz, sen diğer iki forvetin arasında oynuyorsun, diğer arkadaşların sürekli sana top şişiriyor, haydi göreyim aslanım seni" diyorum, sırtına 2-3 gaz tokatı yerleştiriyorum ve salıyorum rakip defansın arasına. dakikalar 90+2'yi gösterdiğinde ise, sol taraftan evaldo'nun ortasına nefis yükselen atienza, golü atıyor, defalarca deneyip verim alamadığım emergency striker olayından ilk kez verim almamı sağlıyor ve bana bir kez daha "bir insan fm'den nasıl zevk alabilir ki?" sorusunun milyon tane cevabı olabildiğini ispatlıyor.

    maç sonunda ağlamaklı gözlerle* pichu atienza'nın yanına gidiyorum, hafifçe kafasını okşuyorum, madem ikimizin de adı pichu, bundan sonra senin adın pikachu olsun diyorum. kapanışı bok gibi yapsam da, bu da böyle bir anımdır sevgili sözlük yazarları.
  • 28
    cm 2003-2004 te almış olduğum hatayspor'u, hatırlamadığım ligten idi, 30 sezon oynatıp başarıdan başarıya daldan dala, kıtalardan kıtalara koşturmuştum ki oyunu save lediğim dosya artık açılmaz oldu ve menejerlik hayatımı o dosya ile bende gömdüm. o günden sonra ne zaman menejerliğe başlamaya yeltensem hatayspor gelir aklıma ve hüzünlenir oynayamam. mouse tıklamaz olur, oyuncular koşmaz olur, yüreğim parça parça olur. işte bu da benim menejerlik oyunlarını bırakmamın sebebidir. yaradan kimseye yaşatmasındır.
  • 4
    fenerbahçe'li bir arkadaşın evinde otururken içimizdeki ezeli rekabet duygusunun şahlanması. arkadaş deli gibi transfer yaparken hiçbirşey yapmadan maç saatini beklemem. işi iyice abartıp kadıköy'deki maça "11 metin"den kurulu bir kadro ile çıkmam, normal süresi ve uzatma devresi 2-2 sonuçlanan maçı penaltılar sonucu kazanmamız. gaza gelip arkadaşın evinde üçlü çekip akabinde pınarbaşına girmem. *
  • 66
    eskisi kadar oyunla ilgilenemesem de galatasaray'la güzel bi kariyer yapmaktayım.

    ilk sezon lig şampiyonluğu + türkiye kupası ve uefa avrupa ligi finali gördük. yarı finalde sevilla'yı yıkan oyuncum iran'ın yıldızı yaşlı kurt karim bagheri'ydi. parasızlıktan yedek olsun diye aldığım adam iki maçta da uzaktan sevilla'yı bombalayınca final geldi. finalde rakip porto'ydu, zalımlar çok güçlüydüler lan. ne yapsam çeviremedim maçı.

    ikinci sezona yine parasız başladık. arkadaş o kadar finale çıktık 3-5 bişey atın da bu sefer kupaya taşıyalım takımı dedik dinletemedik. neyse diyip yine yaşlı oyunculara dönüş yaptık. orta sahaya patrick vieira, forvet oscar cardozo'nun yedeği olarak da geçen sene kiralık oynayan macheda'nın yerine andriy shevchenko takviyeleri yaptık. takımın ligde ve kupada ilk haftalardan ambargo koyacağı belliydi. takır takır top oynuyor, taraftarımızı orgazmdan orgazmlara taşıyorduk.

    şampiyonlar ligi'nde ise adeta ölüm grubuna düşmüştük. şaka lan şaka, grupta arsenal, saint-etienne ve metalist kharkiv vardı. ilk iki doğal olarak belliydi ama gruptan lider kim çıkacaktı? e grubunda tartışılan tek konu buydu ve cevabı bulundu:

    http://www1.picturepush.com/...8154/img/5548154.png

    arsenal maçlarından 4 puan kapsak da mal gibi seyntetiyen'e deplasmanda yenilince zar zor grubu lider tamamladık. meanwhile, in group a, ben grupta lider oluren barcelona kendi grubunda dibi görmekle meşguldu. lkasfghfdsh milyonluk eşekler!!1bir1

    http://www2.picturepush.com/...8155/img/5548155.png

    gruptan çıktıktan sonraki kuralar o kadar ballıydım ki, şeker gibi kura tanımlaması sikim gibi durur afedersiniz. ilk turda rakip zenit'ti, onları toplamda 4-0 gibi rahatça geçerken çeyrek finaldeki rakip roma'yı eleyen wolfsburg oluyordu. onları da toplamda 5-2 ile geçtik ve yarı final kuralarını bekledik. yarı finalde galatasaray, dinamo kiev, real madrid ve grubumun ikincisi arsenal vardı. bendeki bal sayesinde tabi ki dinamo kiev'i çektik ve onları da 4-0'la kupanın dışına itip kupanın bir kulpundan tutunduk.

    finalde rakibimiz real madrid'i eleyen arsenal'di. 2000 yılının uefa finali tekrarlanıyordu adeta.

    otoriteler çeyrek finalde manchester united'ı, yarı finalde de real madrid'i eleyen arsenal'i favori görüyorlardı. ama, burada türkiye’de kimileri için tek bir ihtimal vardı.*

    final maçında takımdaki tek eksik kart cezalısı 51 maçta 55 golle oynayan oscar cardozo'ydu. o son sarı kartı da rövanş maçının 90. dakikasında yedi ayı. kesin eyyam vardı ama neyse. maça tek forvet şevşenko ile çıkacaktık, tek umudumuz o ve yedeği mehmet batdal'dı, düşünün durumu.

    maçın daha 4. dakikasında nasri'nin aşırtmasıyla geriye düşüyorduk ki sinan bolat ilk defa aşırtma yiyordu. moraller bozuk devam ederken 27. dakikada şevşenko beraberliği getiriyordu. sevincimiz ise 7 dakika sürmüş, 34'te arshavin arsenal'i tekrar öne geçiriyordu. devreye 2-1 yenik girmiştik.

    ama baskılı oynuyorduk ve yılmayacaktık. devre arasında şevşenko'ya "aslansın sen aslaaaan, arsenal kimmiş lan van pöösi gelsin senin taşşaklarını yesin. sen şimdiye kadar kimleri kanırtmadın be hey yavrum!!" anlamında "sana güveniyorum" diyip yolladım. gazlayışımın meyvesini de 54. dakikada aldım. sabri'nin taç atışıyla şevşenko ile buluşan top, bir sonraki buluşmasını ağlarla yaşıyordu. yapmayın çocuklar, döndürmeyin şevşenkoyu: 2-2.

    bu dakikadan sona maç bize dönse de 90 dakika sonunda ve uzatmalarda galibiyet için gerekli golü bulamadık ve maç penaltılara gitti. tarih tekerrür ediyordu ve sinan bolat yediği ilk golü affettirircesine penaltıları takır takır kurtarıyordu.

    http://www5.picturepush.com/...8293/img/5548293.png

    -kupa bizim. ah ah ah kupa bizim!
    -korkunç bişey!!

    aha bu da ballı zafer yolumuz:

    http://www1.picturepush.com/...8294/img/5548294.png

    sezon sonunda sözleşmesi biten şevşenko'yu bırakmak durumundaydık çünkü vefa bir semt adıydı aslkfdkhdfkslj.

    euro 2012 oynandı ve şampiyon hırvatistan oldu. tırt geçen bu turnuva sonrası boşalacak teknik direktörlük koltuklarını ştahla bekliyordum ki capello emekli olduğunu açıkladı, ben de aynen ingiltere'ye atladım.

    bu sırada son sezonun yarısında samsunspor'un başına başka bir isimle geçmiştim. whitesnake'in solisti david coverdale geçen sezon süper lige çıkma şansını play-off'larda kaybeden samsunspor'un bu sezonun ilk yarısında 14. sırada bulunmasına içerlemiş ve görevi kabul etmişti*. takımı 14. sıradan alıp yarım sezonda şampiyon yaptım ve şöyle bir durum oluştu:

    galatasaray'da kupalar kazanan kariyerimin ingiltere başvurusu kabul edildi fakat şimdi de hiddink emekliliğini açıkladı. bunun üzerine de ingiliz vatandaşı samsun teknik direktörü olarak türk milli takımına başvurdum. eğer o da kabul edilirse garip bi durum oluşacak. bakalım yeni sezonda bizi neler bekliyor mih mih mih.
  • 78
    fm 2014: robert lewandowski'yi real madrid'e almaya çalışmak, tam 27 milyon euro bonservis teklif edip defalarca reddedilmek, sonra bir anda lewandowski'nin sözleşme uzatmaktan vazgeçmesi ve sezon sonu boşa çıkacağı için 5 milyon euroluk göstermelik parayı verip almak.

    cristiano ronaldo'nun bir türlü motive olmaması. ne desem ne yapsam ışığının yeşile dönmemesi, ben bildiğimi yaparım aga tripleri...

    fm 2008: galatasaray'ın linderoth, barış, topal, ayhan ön liberoları ile oynadığı sezon. çift ön liberolu bir sistem bulup sürekli kazanmak. sonra her hafta bir liberonun sakatlanması ve bir daha geri dönememesi, elde kalan tek liberoyla tek önliberolu sisteme dönmek, onun da sakatlanmasından sonra ligde 13'te 13 yapan takımın sonraki 3-4 maçını peşpeşe kaybetmesi. penaltılara uzayan maçta sabri'nin son penaltıyı kaçırarak elenmemize sebep olması da ibretlik bir olay.
  • 18
    hangi oyun olduğunu tam hatırlamıyorum. sadece only commentary'nin olduğu yıllar. juventus'la oynuyorum, takımımda okan buruk var; inter'den almıştım galiba. bir lig maçı. bu okan adlı arkadaş direkt kırmızı ile atılıyor. olur öyle deyip fazla takmıyorum. ama sonra ceza açıklanıyor; altı ay. ne yaptı bu hayvan deyip bakıyorum, hakeme tekme atmış. hiç şaşırmıyor, yapar o diyorum.
  • 1
    eski adı championship manager, şimdiki adı football manager olan bu oyunu oynayan sözlük yazarlarının en azından bir tane olduğunu düşündüğüm ilginç anılardır.

    ben kısaca şöyle anlatayım:

    football manager 2005'te galatasaray ile oynamaktayım.
    türkiye kupası final maçında rakibim gençlerbirliği. maça iyi başlayan taraftım ve 3-1'lik bir skor avantajı yakaldım. dakika 81 itibariyle maç 3-1 giderken, 3 oyuncu değişikliği hakkımı kullanmış, unumu eleyip eleğimi asmış bir durumdayken, mondragon sakatlandı ve beni değiştir işareti yaptı.* sakatlanan mondi'nin yerine hasan şaş'a yedek kalecinin kaleci kazağını verdim, mondi de "ille benim eldivenleri giy" dedi ve eldivenleri verdi.* hasan da hiç yadırgamadan geçti kaleye. bu sırada dakika 83 oldu ve gençlerbirliği 4-2-4 taktiğine döndü. ben de ultra defansif bir taktik belirledim. oyun 84. dakikada yeniden başladı ve dakikalar 95 olduğunda skor tabelası 3-3'ü gösteriyodu. hakem normal süreyi bitirdi. uzatmalarda gol olmadı, maç penaltılara kaldı. ben kupa gitti gözüyle bakarken, hasan şaş penaltılarda kalesinde adeta devleşerek 2 penaltı kurtardı ve kupayı resmen galatasaray'a kazandırdı.
App Store'dan indirin Google Play'den alın