• 1
    bir pres çeşididir. çok zekice değil mi? daha açacak olursak, kelime anlamı olarak baktığımızda bizimkiler karşı pres diye çevirmiş, ki ingilizce kaynaklar da bundan counter-pressing diye bahsetmiş, ama buna ani baskı, anında tepki presi gibi şeyler de diyebiliriz. bu pres çeşidinde ayı gibi tam saha pres yaparak yorulmak yerine topu kaybettiğiniz anda (genelde) birden fazla kişiyle anında topu kapmaya yönelik pres yapıyormuşsunuz. esasında tiki taka'ya panzehir olarak geliştirilen bu taktikten jurgen klopp şu şekilde bahsediyor: "topu geri kazanmak için en uygun zaman takımınızın topu kaybettiği andır. çünkü rakip hala oyunu kurmak için nasıl pas yapacağını düşünüyordur." aynı şekilde klopp çeşitliliği ve hücum oyununu sevdiği için bütün maç boyunca bu taktiği kullanmıyor. fakat rakibinizde gerek mental olarak, gerekse ayağının düzgünlüğü açısından çok iyi pasörler varsa, örn. xabi alonso, bu taktik bu oyuncular üzerinde sıklıkla kullanılabilir. tabi bu tip bir taktiği özellikle güçlü rakiplerle oynarken uzun süre kullanmanız, malumunuzdur inanılmaz bir fizik gücü ve dayanıklılık gerektiriyor. bu konuda dortmund'un antrenman tekniklerinin ne kadar üst düzey olduğunu hepiniz biliyorsunuzdur. bilmiyorsanız bile google'a borussia dortmund training yazarsanız tatmin olursunuz diye düşünüyorum. özet olarak taktiğin temeli top kaybedildiği anda bir veya daha fazla oyuncu topu ayağında tutan rakip oyuncuya baskı yaparken, diğer oyuncular da pas alternatiflerini kapatmak zorunda.

    izlediğim maçlardan birinde izlediğim anda dikkatimi çekmiştir bu taktik. yani bir şeyler olduğunu seziyorsunuz ama teknik detaylarını ve böyle bir ismi olduğunu bilmiyorsunuz tabi. ben bunun farkına yanlış hatırlamıyorsam 2013-2014 sezonu şampiyonlar liginde dortmund, arsenal'e karşı oynadığında fark ettim. bu taktiği çok iyi kullanmışlardı. özellikle takımın asist ayağı olan mesut'u çok iyi kilitlemişlerdi.

    ve öğrendiğim kadarıyla jupp heynckes'in bayern'i de bu taktiği kullanmış. bayern'in o sezon nasıl hayvani maçlar çıkardığını eminim herkes hatırlıyordur. ironiktir tiki taka'ya anti taktik olarak geliştirilen bu taktiği kullanan bayern'e tiki taka'yı kullandırtan pep geldi sonradan.

    benim teknik değerlendirme olarak yaşım yetmediği için bilemeyeceğim tabi ama bu olay sanırım bizim 99-00 sezonunda fatih terim tarafından da kullanılmış. fakat her şeyiyle en iyi şekle getirenler yine almanlar olmuş bunu. işin ilginç yanı bu taktiğin bu hali alması tek bir kişi tarafından sağlanmamış. yani işin içinde jürgen klopp var, heynckes reis var, alman futbol federasyonu var. yemin ediyorum almanlık başka bir şey. bu devirde alman olmak vardı. her şeyiyle sehr schön.

    https://gss.gs/mri.jpg

    **
    **

    edit: en sonda bok gibi bir şaka yapmıştım onu sildim.
  • 3
    patenti (1996-2000 yıllarında oynanan ve özellikle son uefa kupasının alındığı yıl) galatasaray'a aittir.

    terim döneminde yapınca kaos futbolu, jurgen klopp yapınca gegenpressing olarak anılmıştır.

    emre, okan, suat'lı kadro ingiliz, alman, ispanyol ne varsa top kaybı anında topu çalıyordu. “sürü halinde ne kadar da iyi avlandıkları” tanımı anılan tarihlerde galatasaray tarafından geliştirilmiş adı bile konmadan kaos lafı ile itibarsızlaştırılmıştır.

    batı iyileri görür, toplar bunlardan en iyiyi yapar. bizim en zayıf noktamız iyiyi çok nadir buluruz, iyiyi bulsak kalıcı olmaz, başarı yönetilemez, başarı sebepleri dahi anlatılıp yazılamaz.

    gegenpressing'i kaptırdık. ülke alt yapılarında bu oyun şekline uygun modeller çalışmalar yapılsaydı 1 tane dünya kupamız olurdu.

    ayrıca seyri de güzeldir ve takım sanılanın aksine daha az yorulur.
  • 4
    jürgen klöpp ingiltere'ye geldiğinde, dortmund'daki başarısının temelinde yatan bu sistemin oldukça dillendirildiğini görünce oldukça şaşırmıştı. bu ilginin nedeni ise, almanlar'ın ismini verdiği bu terimin, ingilizler'in 1980'lerde kullandıkları sistemin bir gelişmiş versiyonu olmasıydı. akla ilk gelen isim klöpp olsa da, selefi tuchel de bu yolda yürümekte. aynı zamanda bielsa, guardiola, pochettino gibi teknik adamlar da bu sistemi oldukça verimli kullanan teknik adamlar arasında.

    rakibe yapılan prese dayalı oyun demek kelime anlamı olarak. ilk kullanılan yer ise 1960'lı yıllarda sovyet rusyası ve hollanda'dır. birden fazla oyuncunun, topu saklayan oyuncuyu sıkıştırmasına dayanır. fakat bu taktikte teoride büyük bir açık vardı. o da, baskı altına alınan oyuncunun, uzun bir pas ile boştaki arkadaşına topu ulaştırmasıydı. pratikte uygulaması oldukça güç ve yetenek isteyen bu durumun, dortmund ve liverpool gibi takımların rakipleri tarafından bu maçlarda başarıyla uygulandığını söylemek pek mümkün değil. zira püf nokta, pozisyon bilgisi üst düzey oyuncular ile oynandığında, boştaki oyunculara da uzun paslarda 'interception', yani pas arası müdahalelerin de oldukça artmasıydı. 1970'li yıllarda iskandinav ve britanya liglerine de sıçrayan bu akım, günümüzde büyük takımların tercih ettikleri ve oldukça verimli bir taktiktir.

    klöpp, bu uygulamayı bir zaman kısıtlaması içinde yaparken, 'topu altı saniye içerisinde takıma kazandırmak' felsefesi ile açıklıyor.

    http://gss.gs/Iis.jpg

    temel amaç, top rakipte ve oyun esnasındayken, minimum süre zarfında topun tekrardan kazanılmasıdır. işin sırrı da topu kazanan oyuncuyu hazırlıksız yakalamaktır, çünkü topa hakim olan oyuncu, bu hakimiyet için bir enerji harcamıştır ve top kontrol ederken veya pas aktarırken yorgunluk seviyesi artmıştır. kenar oyuncularına, özellikle de beklere uygulanınca verim oranının arttığı gözlenmiştir. sırf bu yüzden louis van gaal, takımı topla hücuma çıkarken sağ ve sol bekleri tarafından oyun kurulmasına veya oradan top çıkartılmasına müsade etmez. hollandalı çalıştırıcı, ön liberolarından veya stoperlerinden bu konuda oldukça özverili olmalarını ister. sırf bu yüzden manchester utd, hollanda milli takımı'nda parlayan daley blind'i 14.5 milyon pound karşılığı ajax'tan transfer etmiştir.

    http://gss.gs/hue.png

    birden çok varyasyonu var. jupp heynckes'in uyguladığı tür, topu ayağında tutan oyuncuya karşı bir oyuncunun yaptığı presle karşılık vermekten ibaretken, pas istasyonu olabilecek diğer oyuncuların da diğer boştaki oyuncular tarafından markaj altına alınmasıdır. jürgen klöpp, dortmund'daki dönemlerinde bender, ilkay ve kehl gibi orta saha oyuncularının kuşatma altına almalarını istemişti. bir benzeri pep guardiola tarafından kullanılan 'triangle gegenpressing' adını verdiği varyasyon. burada ise topu kullanan oyuncunun karşısında bir üçgen kurularak alan savunması yapılması.

    http://www.soccerwire.com/...2013/11/pressure.gif

    hepsinde temel amaç hem topu muhafaza eden oyuncunun, hem de diğer rakip oyuncuların topla kat edecekleri mesafeyi kısaltmak ve nihayetinde o topu takımına kazandırmak. yine hepsinin temelinde yatan şey de hızlı olabilmek ve doğru müdahaleyi doğru zamanda gerçekleştirebilmek. bu sistem başarıyla gerçekleştirildiğinde oldukça tehlikeli ve hızlı bir kontratak şansı yakalama şansına da müsaittir, ki bir anlamda amaç da odur. top kazanıldığında savunma henüz yerleşmemişken, süratli bir şekilde rakip onsekize girip fişi çekmek en mühim noktalardan da birisidir. bu yüzden 'kontratağın kontrası' da denilebilir.

    tabi bunu doksan dakikanın her anında uygulayabilmek de olanaksız. zira bu presi durdurup, takım savunmasına yerleşilmesinin de gerçekleştirilmesi gerekiyor. aynı zamanda oldukça efor sarfedilen bir şey olduğu için de kondisyonu ekonomik kullanmak her zaman önemli.

    bu pres stili her ne kadar son yıllarda oldukça revaçta olsa da, şampiyonlar liginde son 10 yılda atılan kontratak gollerinin oranı yarı yarıya yakın bir şekilde düştü.

    https://www.youtube.com/watch?v=5QRWryN3okY
  • 5
    (bkz: #2114716)

    aynı guardiola, manchester city'de bu sistem üzerinde oldukça sıkıntılı günler geçiyor.*bu taktiğin piri olan isimlerden birisi olan bir hocanın takımının orta sahasında pres gücü yüksek olan yalnızca fernando ve fernandinho olması da ne ironik.* kaldı ki onlar da forma şansı bulamıyorlar. bekleri de lahm, alves, alba gibi pozisyon bilgisi üst düzey oyuncular da değiller. toure, silva, sane bilme ne nah basarlar. bu tarz oyuncularla topu hep muhafaza etmeniz gerekir. yoksa prese yatkın oyuncular olmaları, en azından bu saatten sonra beklenemez. yarın öbür gün chelsea, bayern, barcelona, real madrid gibi takımlarla oynayacaklar ve işleri çok zor. everton bile 4 tane salladı, daha ne diyeyim.
  • 6
    epl'de uygulanması oldukça zor olan bir anlayış. zira epl'de sizin topla durup dinlenmenize, pas yapmanıza izin vermezler. oyun çok dikine ve pep'in şikayet ettiği gibi havadan oynanır. yani siz topu rakip sahada çevirirken kaptırırsanız bir anda kendi ceza sahanızda bulursunuz. aynı durum gegenpress için de geçerli. epl'de rakip hızlı tek pasla sizin presinizi kırdığı anda pres yapan oyuncularınız sizin sahanıza döndüğünde topu ancak kaleden çıkartıyor olabilirler.

    bu nedenle epl dışında dünyanın her yerinde işe yarar ama epl'de zor. epl futbolunda bunu maçın tamamında oynayabilecek bir futbolcu grubu yoktur muhtemelen. her maça 11 tane kante ile çıksanız bile nefes dayanmaz.
  • 10
    (bkz: #2255017)

    http://gss.gs/EJB.jpg

    görsel 24 eylül 2017 bursaspor galatasaray maçından. top uzaklaştırmalar. galatasaray maç boyunca sadece 14 kez top uzaklaştırmış. genel olarak ceza sahasından. bunların tamamına yakını korner pozisyonları ve 2-1'den sonra yüklenen bursaspor'un doldur boşaltlarını savurmak üzere yapılmış.

    bursa ise maç boyunca sahanın çeşitli bölgelerinden tam 42 kez top uzaklaştırmış. yani gelişigüzel vurmuş topa. bu gegenpressing olayını doğru yapınca sonuç bu oluyor işte. #2254984 no'lu entry'de de belirttiğim gibi rakibi hataya zorlamış oluyorsunuz. eğer rakibiniz tek topla, çok hızlı bir şekilde topu süratli kenar oyuncularına ulaştıramıyorsa kontratak yemezsiniz. önemli olan doğru oyuncuya yapmak bu presi. mesela bir fenerbahçe derbisi düşünün, bu presi alex'e yaparsanız kalenizde pozisyon olur, ama mehmet topuz'a yaparsanız topu bir şekilde tekrar alırsınız. örnek biraz eski oldu ama net olsun istedim.
  • 11
    kondisyon seviyesi ve pozisyon bilgisi yüksek oyuncularla oynandığında maksimum verir. türkiye'de buna henüz bir anti-taktik geliştirmiş veya geliştirebilecek bir takım da yoktur. bu zihniyet de yoktur.

    top rakipteyken bek ve orta saha oyuncularınızla bu gegenpressing olayını iyi yapın, hücumda da iki adet skor yapabilecek ortalama oyuncusu bulun, en kötü ilk 6'dasınız ligde. hatta sezon içerisinde dört büyüklerden en kötü 3-4 puan da cepte.

    takımımızın bunu iyi uygulayabilmesi oldukça güzel bir haber. bilhassa orta saha ve bek oyuncularımızın, bu bahsettiğim pozisyon ve kondisyon durumları iyi olduğu için oldukça verimli kullanabiliyoruz. yarın öbür gün mariano, latovlevici, fernando gibi oyuncularımız fizik seviyeleri yavaş yavaş düşmeye başlayınca yine bu seviyelerde transferler yapabilirsek, bu taktiği takımın dinamiklerine oturtmuş oluruz. böylece gegenpressing kuşaklar boyu devam etmiş olur.

    pep guardiola bu taktiği barcelona döneminde 6 saniyede topu kazanma mantalitesine oturtarak inanılmaz bir başarı elde etmişti. bizde 6 olmaz, 10 olur, 12 olur, hiç farketmez.

    ayrıca inanılmaz bir kontratak silahıdır. topu erkenden kazanınca rakibi hazırlıksız yakalama şansına da erişiyor, çok müsait ve boş pozisyonlarla gole gidebiliyorsunuz.
  • 12
    barcelona örneğindne gidersek barcelona zaten topu rakibe veren bir takım değildi ki alması problem olsun. zaten topu rakibe vermediklerinden verdikleri sınırlı anlarda da çok kolay geri alıyorlardı. rakibi fiziken ve mental olarak bitiriyordu çünkü o paslar. olası top kaybında da ki xavi-iniesta tarafından yönetilen pas organizasyonlarında bu kayıplar çok düşüktü, hemen basıp topu alıyorlardı. zaten messi aynı messi, suarez aynı suarez ama xavi iniesta olmayınca artık topu o kadar da kolay geri alamaz oldular. sonuçta futbolcular da makine değil insan. herkes az çok aynı antrenmanları yapıyor aynı fizik kondsiyon durumuna geliyor. sen her kaybettiğin topu hemen geri alacağım diye 6 7 kez koşarsan, sorun olmaz. ama sürekli top kaybedip sürekli geri alacağım diye koşarsan bence çuvallarsın. o topu vermemek, aktif dinlenme yapabilmek de önemli.

    kağıt üzerinde benim de kafamda enfes bir takım var ama iyi hocalık denen şey eldekilerden maksimum verimi alabilmek ve kafandaki sisteme uygun oyuncular alıp bir problemle karşılaştığında da onlara çözüm üretebilmek. yoksa önde basalım, çok adamla basalım deyip bunun için de fizik kondsiyon yeterle olsa herkes böyle oynar.
  • 13
    tiki-taka, gegenpressing, juego de posicion(guardiola'nın taktiğinin adı bu) ve bizim "baskılı, presli; bam bam bam oyun" arasında biraz farklar var. bunlar da içlerinde ayrılmaktalar hatta. adam - alan - top gibi öncelikli kavramların farklılığından dolayı.

    bu öncelikler takımlara zor oturuyor aslında, hemen değiştiremiyorsun. kornerlerdeki alan-adam savunması mantığı gibi yani. değişik pres mantalitelerini; teknik direktöre veya takıma hangisi uyuyorsa değiştirebilirsin aslında aynı taktik olmana rağmen. mesela mourinho'da 4-2-3-1 oynuyor ya da tiki-taka oynuyor; klopp'ta 4-2-3-1 oynuyor örnek veriyorum; ancak ikisinin de 4-2-3-1'leri arasında dağlar kadar fark var görünüyor maçı izlerken.

    kısa kısa anlatmak gerekirse bizim genel olarak bildiğimiz ve genelde uyguladığımız şok presi terim'i top rakip oyuncunun ayağına geldiğinde, oyun kurmasını sağlamadan "topa" pres yapmak ve rakibin topu verimli kullanamamasını sağlamak üzerine.

    jurgen klopp'un dortmund'da ve liverpool'da (youtube'da ve twitter'da güzel analiz yapan insanlar var bunları, "klopp counterpress liverpool" gibi anahtar kelimelerle aranabilir.) yaptığı pres gegenpressing yani counter press. ancak uyguladığı mantalite alan kapatmaya yönelik. guardiola ise adam'a göre ancak bunu biraz geliştirmiş ve adama göre pas yolu kapatmaya yönelik hale getirmiş, ecnebi hocalar buna " passing lane oriented counterpress" diyor.

    daha detaylı anlatımlar burada var; youtube-twitter ve diğer blog sitelerinde de bulabilirsiniz. http://spielverlagerung.com/tactical-theory/
  • 14
    fatih terim'in; şok presini avrupa futboluyla tanıştıran kişi olması hakkında:

    fatih terim'in sadece "motivatör" olduğu iddaları bana göre de komik, çünkü fatih terim'in "kaos" futbolu denen futbolu aslında biraz planlı bir kaos. ancak bunu savunmak için doğru olmayan kavram, terimler ve tarihler kullanmak bize bir şey kazandırmaz.

    ben futbol taktiklerine net bir şekilde bakmanın yanlış olduğunu düşünüyorum. çünkü futbolda 5-6 tane, yada sayılabilir sayıda taktik yok. aslında 60'lardan, 70'lerden beri teknik direktörlerin kendine ait bir sistemi var diyebiliriz. yani örnek olarak elimizde 3 tane tiki-taka oynayan takım varsa; aslında her biri diğerinden biraz daha değişik oluyor. kimisi pres'i 5 saniyeyle sınırlandırıp sonra geri yarıalanına çekiliyor, kimisi 10; kimi bu pres'i yaparken topa pres yapıyor; kimisi alan kapatmaya odaklı pres yapıyor, kimisi pas yolunu kapatmaya yönelik. teknik direktörler, takımlarına göre kadrolarına göre, kulüplerine göre bu taktiklerinde ufak değişiklikler yapıp sahaya sürüyor. bugün kontraatak futbolu'nun, sayılarla konuşmak gerekirse 4-4-2'nin vesaire yüzlerce farklı varyasyonu var. mesela "örnek" klopp'ta 4-3-3 oynuyor mourinho'da 4-3-3 oynuyor ama arada dağlar kadar fark var. bazen klopp 4-2-3-1 çıkıyor, bazen 4-3-3. bu yüzden fatih terim'in sistemi kendine göre ilktir. fakat fatih terim; yazarın yazısında geçen taktikleri dünya futboluna kazandırmış demek yanlıştır.

    gegenpressing denen tekniğe, taktiğe sanki uzaydan gelmiş gibi bakmak yanlış. gegenpressing denen şey bildiğimiz counterpress. sadece yapılış zamanına göre çeşitli varyasyonları türemiş, kullanılmış zamanında. hatta bunlar, topu kazandıktan sonra ne yapacağına göre bile değişiyor. bazıları topu kaptıktan sonra oyuncularn direk olarak hücum pozisyonlarına geçirirken, bazıları daha yavaş bir şekilde topu ayağında tutmayı, rakip sahaya yerleşmeyi ve build-up yapmayı tercih etmiş. bazıları takım şeklini bozmadan pres yapmayı uygun görmüş, bazıları ise biraz daha doğaçlama; mesela 1970lerde hollanda maçlarından bir kesit, hollandalılar buna pressievoetbal diyor.
    https://streamable.com/b3xn

    klopp gegenpressing'i bulan/ortaya çıkartan birisi değil. sadece o dönemde dortmund'da oynadığı futbolla popülize edilmiş bir terim. bu terim'in kullanılma geçmişi 90'lı yıllara, egil olsen ve ralf ragnick'e kadar gidiyor. çevirisiz kelimenin orjinali ise asıl ispanyollardan geldiği yönünde.

    yani "şok pres"i dünya futboluyla terim tanıştırdı demek yanlış; fakat terim, kendi futbolunu, kendi varyasyonunu elbetteki tüm teknik direktörler gibi dünyaya tanıştırdı.

    https://www.youtube.com/watch?v=5QRWryN3okY

    (bkz: #2255059)
    http://spielverlagerung.com/...er-or-gegenpressing/
  • 15
    gegenpress kadar iğrenç bir şey yok arkadaş, futboldaki görselliği katleden en önemli sebep bu.

    modern futbolda hagi, alex gibi oyuncuları görmek artık çok zor, çünkü futbol inanılmaz derecede hızlı oynanıyor.

    şampiyonlar ligi, dünya kupası gibi üst seviyelerde topu ayağında tutan takımın öyle biraz düşüneyim, çalım atayım, rakip sahada peşpeşe 30-40 pas yapayım falan deme lüksü olmuyor.

    top ayağında olan adama hemen 2 kişi pres yapıyor, boştaki her takım arkadaşınız markaj altında, bu nedir anasını yaa.

    bilimsel temelli güncel antreman sistemleri sayesinde enerjisi de kolayca tükenmiyor futbolcuların, maçlarda 60-70 dk maruz kalıyoruz şu kansere, kısır futbola.

    bizim galatasaray'ı 2018-2019 sezonu şampiyonlar ligi maçlarında gördük işte, bir türlü şu presi ve markajı aşamadağımız için yalan oldu bu sene.

    herkes fc barcelona, manchester city gibi bir çözüm üretemiyor bu oyuna.

    beğenmediğimiz doldur boşalt taktiği ile bu kalabalık orta saha belki bypass edilebilir, bilemiyorum.

    futbol ulemaları arkadaşların fikirlerini merak ediyorum, nedir bu kanserin tedavisi arkadaş :/
  • 20
    makalele gibi ciğerli oyuncularla tekil prese dayalı anlayış çoktan çöktü.

    yerini alan doldurmalarla birleşik counter press dediğimiz ani baskınlar almaya başladı.

    ayrıca ilk uygulamalar fatih terim hatta sacchi öncesi michels, cruyff'a dayanır. fakat onların ki gegen'e göre daha ilkel, herkesin topa koştuğu bir düzendi.

    gegen nedir onu açıklayalım biraz.

    futbolda 2 oyun planı vardır. top sendeyken ve top rakipteyken.

    işte gegen top rakipteyken başlıyor.

    tabi kondisyonu da efektif kullanabilmek için doğru adama, doğru yerde presi başlatmalı.

    bizden örnek vermek gerekirse marcao'ya baskın yaparsanız hem kendi adamlarınızı yormuş, hem de onların boşalttığı alandan kontra şansı vermiş olursunuz.

    ama köşe bayrağına yakın veya topu iyi kontrol edememiş bir servet çetin gördüğünüzde doğru an o andır.

    konu sadece adama koşmak değil. adamın topu aktaracağı diğer oyunculara da alan kapatarak yaklaşıp, pas bağlantısını kesmek.

    tabi arkadan stoperlerin çıkıp alanı daraltması, yakın bekin pas bağlantısını kapatması, uzak bekin ters uzun topa karşı doğru pozisyon alması gerek.

    özellikle pep guardiola'nın en muzdarip olduğu konu beklerin, uzun ters toplarda alanını kaybedip pozisyon vermesidir. adam bunun için kyle, mendy, cancelo üçlüsüne 180m bayıldı.*

    yani çevre kontrolü, doğru yerde durma, topun nereye hangi adama gideceğini hissetme önemli.

    bu yüzden vijnaldum, milner, henderson gibi yaşlı olmasına rağmen tecrübeli adamlar iyi işliyor.çünkü nerede duracaklarını çok iyi biliyorlar.

    ee topu kaptık, sonra?

    tiki-taka'dan, sarriball'dan ayrılan yer burada başlıyor. o planlarda ki gibi eveleme geveleme yok.

    topu kaptığın anda, rakip, topla oynamaya,oyuncular top istemeye göre pozisyon aldığından savunma zayıf yakalanır.

    burada da 1-2 dikine veya ters topla pozisyon yakalayıp rakibi gafil avlamaya çalışırsın.

    hatta klopp'un köşe bayrağına yakın yerlerde bilinçli top kaybı yaptırıp baskın pres uyguladığı dönemler de konuşulur.

    bizde ki güzel örneklerinden biri, hakan şükür'lü dönemde santra ile topu beke atıp, ondan hakan'a uzun oynaması istenirdi.

    karambole düşen topa da arkadan baskın pres yapılıp pozisyon bulmaya çalışırdık.
  • 21
    hoca' nın dünya futboluna en net örneklerini 2000 uefa kupası ile sunduğu futbol. kaptırılan yerde harika bir ön alan baskısı. enerjik ve çok çabuk hızlanan dinamo orta sahalar, teknik ve güçlü bekler, hava gücü yüksek target man, harika bir futbol profesörü, geriden oyun kuran stoper, müthiş güven veren kaleci, fedakar ve atletik bir cengaver kaptan, yedekten girince rakibi darmadağın edebilen rotasyonlar, birden fazla mevkide oynayabilen jokerler. ama en önemlisi topun olduğu yerde baskı ve pozisyon. işte galatasaray' ın genleri...
  • 24
    ucuz bir takımla oynanmayacak oyundur. herkes pozisyon oyununun maliyetinden bahsediyor ama bu oyun içinde aynısı geçerli. mesela bizde para yok. bu yüzden scouting lazım. ama 1 dk scouting'de yetmez çünkü ffp var. hadi bunları geçip takımı kurduk. şimdi de sağlam bir kondisyoner lazım ama evet bizde o da yok. hadi onu da hallettik bu oyun için temposu yüksek ve nasıl pres yapılır bilen adamlar lazım ve bizde o da yok...
  • 25
    fatih terim'in ikinci döneminde başarısız olmasına katkıda bulunmuş unsurlardan bir tanesidir.

    şimdi şöyle ki ikinci terim döneminin başlamasıyla kulüpte görevi son bulan lucescu, giderken görevi devrettiği terim'e basın aracılığıyla "bence fatih terim bu şampiyon takımı bozmamalı. bir iki takviyeyle seneye avrupa'da çok iyi işler başarabilirler." diyerek aslında mantıklı bir tavsiyede bulunuyordu.

    burada belli ki terim lucescu'nun mirasından faydalanmak yerine kendi yaratıcılığı ile başarılı olmak istedi. olabilir, en doğal hakkıdır. önce lucescu'nun şampiyon kadrosunu neredeyse tamamen dağıttı. ardından, italya'da öğrendiklerini göstermek istercesine bazı taktiksel planlamalara gitti ve buna yönelik bir kadro kurma hazırlığına girişti. bu nedenle doğru iskeleti bulma konusunda uzunca bir süre bocaladı. fakat daha sonra bunun olmayacağını anlayıp belki medyanın da sürekli gazıyla, eski başarıyı getiren taktiği yeniden uygulamak istedi, ya da istiyormuş gibi davranmak zorunda kaldı: "pres"... bütün spor yazarları öyle bir havadaydı ki, başarılı olmanın tek yolu pres yapmaktı (bizim spor yazarlarının hiçbirinin futboldan anlamadığı, taktik gelişimleri hiç takip etmedikleri, ezberden bildiklerini salladıkları buradan da anlaşılabilir).

    oysa ne bu doğruydu, ne de pres futbolunu yapacak tipte (eskiden emre-okan-suat) oyuncular artık takımda mevcuttu. zaten pres diye bir taktik de dünyada başka bir üst seviye takım tarafından uygulanmıyordu. ki lucescu ilk göreve geldiğinde pres futbolunun sadece sürpriz çıkış yakalayan bir takımın işine yarayacağını, ama rakipleri tarafından ciddiye alınan bir galatasaray için uygulanmasının zararlı olacağını, çünkü diğer takımların kısa paslarla bunu kolayca geçebileceğini belirtmişti. ama kendisinden bahsediliş şekliyle "adamcağız" hemen terim'e sataşmakla suçlanmış, ikinci terim döneminin sonunda terim'e hakaret eden kişilerce terim'e edilen hakaretlerin benzerlerine maruz kalmıştı.

    şimdi dördüncü terim dönemine baktığımızda terim'in elinde yine pres yapacak tipte oyuncular yok. zaten kafasında bunu oynatmak olduğunu da sanmıyorum. kısacası galatasaray için geçmişte kalmış güzel bir ezgi. ama bugünkü takımın dinamiklerine uygun bir anlayış değil.

    gerçi bugünlerde fatih terim'in kafasının çok karışık olduğunu düşünüyorum. kadrosunu 11 tane yabancı ile oynayacak şekilde hazırlamış galatasaray'da elinde emre akbaba dışında ilk on bire koyabileceği bir futbolcu yokken, 8 yabancı sınırlamasında nerelere türk futbolcu alacağını ya da alırsa kaliteyi nasıl yakalayacağını haklı olarak kestiremediğinden tff'nin aldığı karara dün canı en çok sıkılan kişi terim olmuştur.

    bu yaz onu ciddi ve kritik kararlar bekliyor olacak. önce taktik ve dizilim, maç içinde skora göre manevra imkanlarının tespiti, kararı ve buna göre yabancı sınırlaması da göze alınarak yapılacak doğru kadro planlaması. işin zor hocam, ama sen altından kalkarsın. şimdiden kolay gelsin.
App Store'dan indirin Google Play'den alın